Bazı zamanlar vardır ki, iktidar olmak muhalefet olmaktan çok daha zordur.

Zira iktidar, bir konuda ya da birkaç konuda duvara toslamıştır ve bu duvara toslamışlığı millete, bir şeyler katmadan, eğmeden, bükmeden, anlayacağı dilde anlatsanız bile temsil ettiğiniz muhalefet partisine ilgi her geçen gün artar. Ama iç sorunlara boğulup ülke gerçeklerinden koparsanız, millet size destek vermez.

İşte bu günlerde öylesi bir dönemdeyiz. yaşıyoruz. İktidar edenlerin bazı konularda ortaya koyduğu başarısızlıkları kendilerinin kabul ve itiraf ettikleri bir dönem.

Mesela ne diyor Sayın Cumhurbaşkanı;

“Eğitim konusunda topyekün reform gerekiyor..”

Oysa iktidarın 18 yılda eğitim konusunda kaç kez reform! yaptığını bilmeyeniniz yoktur ve Eğitim söz konusu olunca, her aileyi doğrudan ilgilendirir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 2021 bütçesi konuşulmaya başlandı.

Asgari ücretliye, emekliye yeni zamlar ve ilave vergiler bütçenin temelini oluşturuyorsa, bunun kitlelere en iyi şekilde anlatılması muhalefet etmenin temel sorumluluğudur.

Zira, bırakın dar gelirliyi, işsizi. Dükkanını açarak günlük 10 lira ciro ile kapatan ve ‘Belki bulaşır da kurtulurum’ diyerek maske takmayan bir orta gelirli profili ile karşı karşıyayız.

Ya da yeni doğan bebeğine, sütü olmadığından beslenmesi için sadece şekerli su verebilen, mama almaya gücü yetmediğinden yeterli beslenmeye sahip olamadığı için doktorun, “Eğer bu şekilde devam ederse, çocuğunun elinden alınması ve düzenli beslenmeye kavuşması için Sosyal Hizmetler Müdürlüğüne yazı yazmak zorunda kalacağım” dediği anne portreleri var çevremizde.

Dış ilişkilerde ülkenin getirildiği ‘Değerli yalnızlığın!’ üretimi, ihracatı nasıl etkileyeceğini bilmek her vatandaşın hakkıdır. Bunun da tane tane anlatılması gerekir.

İşte Muhalefet Partisi olmak böylesi zamanlarda önemlidir.

Ama siz, Salıdan Salıya çıkıp kürsüden ahkam keser, sonra da sırça köşkünüze oturup vatandaştan destek ve ilgi beklerseniz olmaz.

Çıkacaksınız sokağa.

Hemi de her ilin, her ilçenin sokağına ineceksiniz.

Yanınıza alacaksınız il yöneticileri, genel merkez yöneticilerini.

Yurttaşın en çaresiz anında, elinizi omzunda hissetmesini sağlayacak, dinleyecek ve çözüm önerileri sunacaksınız.

Zira böyle zamanlarda, iktidar tüm gücünü ortaya koyarak sizin partiniz üzerinde operasyonlara yönelebilir.

Eğer siz halkın içinde, halk gibi konuşursanız bu operasyonları da etkisiz kılabilirsiniz.

Bu günlerde, Millet İttifakının iki ortağı CHP ve İyi Parti üzerinde büyük bir operasyonun aşama aşama hayata geçtiğini izliyor Türk Milleti.

İyi Parti Lideri Sayın Akşener savunmaya geçip yönelen saldırıları bertaraf etmeye çalışmak yerine, yaşananları an be an kamuoyunun gözleri önüne seriyor ve Milletin gözünde her geçen gün biraz daha büyüyor.

Sayın Akşener Salı Günü partisinin grup toplantısında sıkıntıları gündeme getirdi, bu gün benim memleketime şöyle bir uğrayıp Kayseri’nin ilçelerini geziyor.

Kayseri gezisine de, “Millet İttfakı’nın oyları ile belediye başkanı seçilen ama oyları satıp AKP’ye geçen bir ismin belediye başkanı olduğu İncesu”dan başlayacak.

Ama CHP’yi bazı sözde CHP’liler muhalefetten daha fazla yıpratıyor, ancak CHP Liderinden tık yok.

Bu günden tezi yok, Sayın Kılıçdaroğlu tek tek çağıracak bu adamları.

Muharrem İnce’den başlayarak ve net bir tavır ortaya koyacak.

Diyecek ki;

“Kardeşim CHP Atatürk’ün kurduğu bir partidir ve Türk Milleti’nin bu partiye her zamankinden daha fazla ihtiyacı vardır. Ya parti yönetimi ile uğraşmayı bırakıp, ülke meselelerine odaklanın, ya da gölge etmeyi bırakın da biz de işimizi yapalım”

Zira gün parti yönetimi için kavga etme günü değil.

Bakınız ülkedeki ikinci büyük parti KARARSIZLAR PARTİSİ ise, muhalefete güven sorunu yaşanıyor demektir.

Bu sorunun aşılması ise istikrarlı genel başkanlar ve parti merkez yönetimleri ile mümkündür.