Aşağıdaki köşe yazısı 17 Ekim 2016 tarihinde kaleme alınmıştır.
Yalan ne kadar büyük ise, kitlelerin buna inanma oranı o kadar yüksek olur tezinden yola çıkmış ilgili gazete bu haberi yaparken.
Bu haber doğru olsaydı, iktidarın belediye başkanı bu alanda kazı yaptırarak uçakları çıkarmak yerine, burasını Millet Bahçesi yapmaya soyunmaz, adını da Recep Tayyip Erdoğan Millet Bahçesi yapmazdı.
Ben hala bu haberdeki ekonomik değerlerimizin ne zaman ortaya çıkarılacağını sormaya devam ediyorum.
Siz de öyle yapın.
Unutturmayın, unutturmayalım.
. . . . . . .
Sabah Gazetesi'nde çıkan haber, bir anda tüm gözlerin Kayseri'ye çevrilmesine neden oldu. İddia doğru ise, Türk Hava Kuvvetleri'ni, Dünyanın sayılı hava savunma ve saldırı gücü haline getirecek uçak filomuzu 50 yıldan daha uzun zamandır yeraltında saklıyormuşuz. Hem de yağlı brandalara sarılmış olarak. Yani kontağı çevir, yüklediğin bombaları Musul üzerine boşalt. O derece yani.
Sadece o kadar mı, bu uçakların gövdesi aliminyum, dolayısıyla ilk günkü gibi duruyorlar. Hemi de bu gün F-16 Savaş uçaklarının teknolojisine sahipler.
Türkiye'de ne zaman işler zora girse, ne zaman ekonomi sarsıntılı bir dönem yaşamaya başlasa gözler birden bire yerin altına çevrilir.
Özellikle, o dönem iktidar olanların kullanımına açık medyada haberler peşpeşe sıralanır..
"Karaman'da 5 milyar tonluk Kömür Rezervi bulundu"
"Karadeniz'den doğalgaz fışkırıyor.."
"Yozgat'ta zengin uranyum kaynaklarına rastlandı..."
"Türkiye bor zengini olacak. Bor madeni ile çalışan otomobiller yollara çıkıyor.."
Bazen işi daha da ileri götürür siyaset kurumu, "Yerli uçağımız göklerde" ya da "Yerli otomobil yola çıkıyor" türünden afiş ve pankartlara da rastlanır.
Eeee, desteksiz atmanın sınırı yoktur.
Bazen de kayıp yakınlarının sözcüsü olur bu medya. "Yeraltından kemik fışkırıyor" manşetleri ile geçmişte terörle kararlı bir mücadele sergileyen Şerefli Türk Subaylarını töhmet altında bırakmak için, kayıpların öldürülüp kuyulara atıldığını iddia ederler.
Eeee, gelinen noktada doğalgaz ve petrol zenginiyiz. Milyarlarca tonluk kömür rezervlerimiz de var.
Yerli uçağımız havalarda süzülüyor.
Yerli otomobilimiz, hem de bor madeni ile çalışıp, 20 liralık bor ile 5 bin kilometre yol kat ediyor.
Ne kaldı sırada, 1950 yılında ABD'liler görmesin diye toprağın altına gömdüğümüz uçaklarımız.
Çünkü dolar 3 lira barajını aştı. Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir ayağı Suriye'de, bir ayağı Musul'da.
Başkanlık sistemi tartışması fena alevlendi.
Fetö soruşturması da AKP'nin kapılarına dayandı.
Beyler, gerçekten böyle büyük bir ihanet yapıldı ve buna bu güne kadar sessiz kalındı ise, mezardakilerden başlamak üzere bunun hesabını sormak zorundayız.
Evet Kayseri'de uçak imal edildiği ve Ankara'ya kadar uçurulduğu anlatılır.
Ama iddia edildiği gibi, üretilen uçaklar bu günkü F-16 teknolojisine sahip değildi bu bir..
Ortalama 65 yıldır toprağın altında gömülü kalan uçaklar varsa, bunlar iyi bir onarım görerek ancak müzede teşhir edilebilir bu iki..
1950'li yıllarda, Türkiye'nin kaput bezi ve gres yağı üretiminin tamamını bu uçaklar için kullanıan yağlı brandalara yetmez bu üç.
50 Uçağı yerin bir kaç metre altına gömecek kadar derin çukurlar açacak iş makinalarına sahip değildik o yıllarda, bunun en önemli kanıtı, Hava İkmal Merkezi'nin kuruluşu sırasında, makinaların Niğde'nin Ulukışlasından nasıl getirildiğine bakmak lazım bu dört.
Şimdiden bu efsanenin ardına düşüp Türk Milleti'nin bilimsel zekasından bahseden Milletvekilinin açıklamalarına ise gülüp geçtim bu da beş.
Kardeşim iktidarda başka parti mi var.
Hemen yarın sabahtan tezi yok, gereken kazıyı başlatsanıza.
Hala dedektörler metal gösteriyor hikayesi anlatacağınıza..
Benden söylemesi, Türkiye'nin öncelikli sorunları ve ekonomik sıkıntılarını çıkaracağınız 50 savaş uçağına yükleseniz de ortadan kaldıramazsınız.
O nedenle, yeraltı ile uğraşmayı bırakıp yerin üstündeki canlıların geleceği için bir şeyler yapmaya ne dersiniz.