Doğalgaz, elektrik gibi olmazsa olmaz giderlerimizin zamlandığını bile vermeyen bir medya yapılanması oluştu güzel ülkemde.
Zorunlu verenler ise zam demiyor, fiyat ayarlaması diyorlar.
Ama peynire, domatese gelen zamlar artık sıradan hale geldi.
Zira bizim medyamızda zam haberi yapmak işten atılma nedenlerinin ilki oldu artık.
Zam tarihlerine dikkat ediyor musunuz. Ya ayın son günü ya da yeni ayın ilk günü .
Neden mi?
Böylece ay sonu enflasyon rakamlarını etkilemesin ya da bir ay sonrası enflasyonuna eklensin diye.
Gelinen noktada, iktidar bir takım kalem oyunları ile günü kurtarmaya çalışıyor.
Bizi yönetenler, “Gerçek Mümin yoklukta sabredendir” diyerek gelecek ekonomik felakete karşı psikolojik zemin hazırlamaya başladı bile.
Oysa, güzel ülkemde:
Bir saat önce dolar 7 lira 84 kuruş oldu.
Ekonomi tarihimizin en kötü noktasında, liramızın alım gücü..
Fotoğrafın tümüne bakınca yürek sızlatan bir tablo;
Interneti olmadığı için eğitim alamayan geleceğimiz çocuklarımız her gün haber bültenlerinde.
Gençler kaçıyor,
Şirketler batıyor,
Fabrikalar yanıyor,
Senetler protesto,
Çekler karşılıksız,
Kredi kartları iptal,
Çalışanlar işsiz,
Çiftçi perişan,
25 milyon aç,
45 milyonun üzerinde yoksul,
Ve iktidardakiler “Doların artışı bizi ilgilendirmiyor, biz o tarafa bakmıyoruz” diyor, diyebiliyor.
İktidar iş başına geldiği ilk günden beri kendi ürettiği sorunları bir başkasının üzerine yıkmaktan başka hiçbir başarı gösterememiştir.
Dolar arttı, suçlu dış güçler.
Dış Ticaret açığının suçlusu Almanya,
Ekonomik istikrarsızlığın nedeni, fetö ile işbirliği yapan emperyalistler ve 2001 krizinin etkileri.
Halk isyan noktasında, sorumlu Gezi Ruhu..
Gündem değiştirmek için başvurmadıkları hile yok.
Geziyi kötülemek için ‘Camiye ayakkabı ile girip bira içtiler..” demişlerdi hatırlarsanız.
Günlerce bunu konuştuk.
Ama Konya’da İmam Camiye karı atıyor, iş üstünde yakalanıyor, Tısss..
Sosyal medya, kasetlenen sütü bozuk sahtekar sözde din adamlarının görüntülerinden geçilmiyor, neredeyse normal karşılanıyor.
Asgari ücreti günün koşullarında düzenleyin talebinde bulunanlara ‘Gözünüze dizinize dursun..”
İktidar tosuncuğu müteahhitlerin milyonlarca liralık vergi borçlarına af geliyor, tepki yok.
Devlet alacağını hemi de milyonlarca lira alacağını tahsil etmeyi unutuyor! ama alacaklı olduğu o şirketlere dolar üzerinden geri ödemeleri bir gün bile aksatmıyor.
Düşüncesini açıkça beyan edene hapis, hırsıza, uğursuza, uyuşturucu kaçakçısına, organize suç yapılanması şeflerine af.
Fetöcülüğü tescilli ve hükümlü adam, “Kardeşi bizim şehidimiz” denilerek üç günde salıveriliyor.
Demokrasinin Mabedi Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı.
Ama 600 kişinin hiçbir yetkisi ve sorumluluğu yok. Saraydan gelecek kararları onaylamanın ötesinde.
Demek istiyorum ki, artık çok oldunuz.
Kendinize gelin.
Bu ülkeyi ABD’li şirketlerde Katarlı şeyhler de kurtarmayacak, onlar size verdikleri borçların tahsilini güvence altına almak derdinde.
Bu ülkenin bu karanlık tablodan çıkışının reçetesi açıktır, ortadadır,
Çare, Demokrasidir.
Çare, Üretim ekonomisidir.
Çare, Fikir özgürlüğüdür.
Çare, Çağdaş Medeniyet seviyesi hedefidir.
Çare, Yurtta Barış, Dünyada Barış ilkesidir.
Çare, Tasarruftur.
Çare, Bağımsız ve güçlü yargı sistemidir.
Çare, Liyakattir.
Yani diyeceğim, Kombassan gibi, Yimpaş gibi milletin kanını emdikten sonra yok olan yapılarda yetişen insanlarla kurduğunuz kadrolar, size ancak milleti dolandırmanın inceliklerini öğretebilir.