Bu gün yeni yılın ilk günü.
Güzel bir şeyler yazayım dedim, ama olmadı.
Zira karamsarlık, umutsuzluk genlerimize işlenmiş.
Tek tesellimiz, yılın ilk sabahına terörsüz, depremsiz, zamsız bir güne uyanmak.
Zamsız dedim ama, aslında bu sabah hayata yüzde 20 civarında zamlı olarak gözümüzü açıyoruz.
Zira devlet baba, vergiden cezaya kadar her türlü kamusal harcamaya zam yaptı ve bu zamlar bu sabahtan itibaren geçerli.
Yetmedi üstüne, elektriğe yüzde 6, doğalgaza yüzde 1 zam haberi ile uyandık sabaha.
Her şeye rağmen yeni yıldan beklentilerimiz çok büyük.
Dostlarla, dostça sohbetlerde bir araya gelmek gibi mesela.
Büyüklerimize, çocuklarımıza sarılmak gibi ya da.
Ama 2020’de canımızı en çok yakan konu, milletçe ekonomik alanda yaşadığımız yıkım oldu elbette.
Hazinenin içi boşaltıldı adeta.
Cüzdanlarımızın da öyle.
İhtiyat Akçesinin bile harcandığı bir Merkez Bankamız var artık.
Hem de, ‘Benim uzmanlık alanım ekonomi’ diyen bir patronun, faiz karşıtlığı ve dövizi frenleme aşkına gitti milyarlarca dolar .
Buna rağmen dünyanın en yüksek faizine sahip bir ülkeyiz, biliyor musunuz?
Tamı tamına 128 milyar dolar sürüldü Merkez Bankası hesaplarından piyasaya.
Ama yine de durdurulamayınca dövizdeki yükseliş, ilk kurban ekonomi yönetiminden geldi.
Damat Bakan, istifa ettiğini duyuracak mecra bulamayınca, tarihte ilk kez Instagram hesabından istifa ettiğini açıklayan Bakan Ünvanını elde etti.
2020’de canımızı en çok yakan bir başka konu da, Devlet Kurumlarının olanı olduğu gibi değil de, makyajlanmış haliyle millete sunması oldu.
Enflasyon rakamları gibi mesela.
Corona illetine yakalananlar ile ölenlerin sayılarının küçültülerek açıklanması gibi ya da.
Sadece bu kadar olsa iyi.
2020’de iktidarı olumsuz etkileyecek ve haber değeri taşıyan bir çok olay için mahkemelerimiz ‘Yayın yasağı’ getirdi, haberdar olamadınız bir çok konudan.
10 gram uyuşturucu yakaladığında, yakalatanı afişe eden güvenlik birimlerinin, 100 kilo eroin yakaladıklarında buna getirilen yayın yasağı, yılın sonlarından bir örnek.
Onlarca, yüzlerce yayın yasağı örneği verebilirim bu konuda.
Yani kamu şeffaf değil artık.
Adaletin millet gözündeki kanaat notu sıfıra yakın artık.
Personel alımında liyakat kavramının yerini, ‘Hamili kart’ aldı.
Eğitimde, bildiklerimiz, gizlenemeyenler bile cehaletin nasıl hükümranlık kurduğunu ortaya koyuyor, okullarımızda.
Üniversitelerimizi artık, baba, damat, yeğen ve gelinden oluşan Akademik! Kadrolar yönetiyor.
“Deve sidiği şifadır”, “Google’ı ilk kez Sultan Abdulhamit kullanmıştır”, “Nuh Peygamber tufan sırasında oğlunu gemiye cep telefonu ile çağırmıştır”, “Arapça kutsal bir dildir”, “Üniversitelerimiz fuhuş merkezi haline gelmiştir”, “Ben cahilin ferasetine güveniyorum” diyen katmerli cahillerin isimlerinin önünde artık Prof., Doç. ünvanları bulunmaktadır. Buna karşılık bilim diyen, fen diyen, akademik özgürlük diyen onlarca nitelikli bilim adamı, üniversitelerin önünden bile geçemez hale getirilmiştir.
En büyük kaybımız ise Demokrasi alanında oldu 2020’de.
Mesela yazı yazmak neredeyse suç haline getirildi, 70’li yıllar, 80’li yıllarda olduğu gibi ‘Kitap’ suç aleti olarak gösterilmektedir millete.
Yazarı ise, potansiyel hain olarak yaftalanıyor güzel ülkemde.
Ülkenin, toplumun demokratik kazanımları bir bir elinden alınmaktadır.
Yakında, ‘Terör finansmanında kullanılıyor’ diye Sayın Cumhurbaşkanının şirket ve holdinglere el koymaya, yine yakında Sayın İçişleri Bakanının, sivil toplum kuruluşlarına kayyum atamaya başladığını görürseniz şaşırmayın. Zira Meclis buna cevaz verecek bir karar almış ve uygulamaya konulmuştur.
Son ibretlik olay ise 2020’nin son dakikalarında yaşandı.
Milli Piyangonun Büyük İkramiye çekilişinde ikramiye çeyrek bilete çıktı.
Bir çeyrek bilet Manisa’da satılmış, kalan 3 çeyrek bilet ise satılmadığı için büyük ikramiyenin yüzde 75’i Varlık Fonuna kalmış.
Hani biletlerin yüzde 99’u satılmıştı?
Önemlilerini vurgulamaya çalıştığım bunca sıkıntıdan sağ salim çıktı iseniz, daha ne istiyorsunuz?
Hiç değilse, 2021’e daha dayanıklı, daha donanımlı giriyoruz ya.
Bakarsınız, 2022 sabahında hala yazacak, hala yaşayacak takatimiz olur, ne de olsa efsunlandık artık..