Önce bir-iki konuda anlaşalım..
Türkiye Cumhuriyeti, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Kahraman bir Millet’in Emperyalizmin pençesinden kurtardığı ve çağdaş bir yapı kazandırıp bu topraklarda yaşayan, bir millete emanet ettiği vatan parçasıdır..
Hiç kimse bu topraklar üzerinde teba, köle, kul değildir artık.
Bağımsız bir Anayasası vardır ve herkes bu Anayasa’nın hükümlerine harfiyen uymak zorundadır.
Hiç kimse ayrıcalıklı değil, yasalar önünde herkes eşittir.
Bu toprakları bölmek, parçalamak, ülkeyi zayıf düşürmek isteyenler ise Türk Milleti’nin ortak düşmanıdır.
Ancaaak, yönetimi her eleştireni de hain, terörist gibi yaftalarla yaftalamak hiç kimsenin ne hakkı, ne de haddidir.
Hiçbir siyasi partinin, örgütün, yapının bu topraklar üzerinde ayrıcalığı yoktur, olamaz.
Şiddete dönüşmediği sürece, her yurttaşın, her toplum kesiminin, her siyasi kimliğe mensup grubun ve her siyasi partinin görüşlerini özgürce savunma, taraftar edinme hakkı Anayasa ile güvence altına alınmıştır.
AKP İktidarı döneminde Çağdaş Dünyanın bir oluşumu olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları da, Türk Yargısının kararlarının üzerinde kabul edilmiş ve bu kararlara harfiyen uyulması hükme bağlanmıştır.
Peki nedir kardeşim, bu yaşananlar, bu yaşatılanlar.
Eline sopa almış 3-5 soytarı, beslendikleri elin talimatlarına uygun olarak hoşlarına gitmeyen gazeteciye saldırıyor, söylemleri ile nasırlarına basan siyasetçiyi kapısının önünde yıkıp dövüyor.
Neden yargı, iktidar ve ortağı siyasi yapı için, ima yollu bir eleştiride bile hemen harekete geçiyor da, bu soytarılar sürüsünün yaptıkları yanlarına kalıyor?
Daha da vahimi, bu soytarıların yaptıklarını soruşturmakla görevli savcı aleni olarak tehdit ediliyor da, buna seyirci kalınıyor?
Türkiye’de rejim değişti de, bizim mi haberimiz yok?
Beyler, efendiler, ağalar çok uzaklara gitmenize gerek yok.
Fetö dönemini hatırlayın, hani ele ele ülkenin dengelerini alt-üst ettiğiniz o günleri.
O zaman da dediğiniz dedikti ve vatanseverleri zindanlara doldurmuştunuz..
Peki nerede şimdi, o günün talimatlı hakimleri, o günün kumandalı savcıları?
Yani, ‘Ayarını bozduğunuz kantar bir gün sizi de tartar..’
O nedenle, Anayasanın çizdiği rotanın dışına çıkmanızı tavsiye etmem.
Güzel ülkemi yangın yerine çevirdiniz.
İnsanlar açlığını bastıracak kuru ekmeği daha ucuza almak, evine 5 Elma götürmek, ucuz bulduğu Karnabahar’la terceresini kaynatmak için saatlerce kuyrukta bekliyor.
Ama iktidarın ve yamağının gündemi, yaşanan sıkıntıları dile getirenleri, yaşananlara dikkat çekenleri susturmaya çalışmaktan ibaret.
En temel besinler, yağ, yumurta, peynir, zeytin fiyatları bir yılda yüzde 100 arttı.
Uluslararası, bütün insani endekslerde dibe çakıldık.
Dünyanın en yüksek faiz ödeyen ülkesiyiz, buna rağmen yabancı yatırımcı ülkeye gelmeyi aklından bile geçirmiyor.
Zira hukuk, zira adalet rafa kaldırıldı.
Ülkemiz insanının gözünde bile Adalet yerlerde sürünürken yabancıdan nasıl beklersin, o adalete güvenip ülkeye yatırım yapmasını.
Neymiş Efendim, Hukuk ve Demokrasi Reformu yapacaklarmış.
Hemi de 18 yıl sonra.
Gördük, bu güne kadar yaptığınız reformları!
Yıktığınız değerleri onarın, ona da razıyız.
Bütün uygulamalar, bütün kararlar, bütün atamalar, görevlendirmeler, bir sonraki seçime göre yapılıyor.
Bütün ekonomik uygulamalar, 3-5 holdingin güvende kalmasına yönelik.
Yani bir yol ayırımındasınız.
Ya sizi iktidar edip 18 yıldır omuzlarında taşıyan toplum katmanlarının feryadını işitecek, ona göre adımlar atacaksınız.
Ya da millet sizi sırtından yere indirecek ve siz kusura bakmayacaksınız.
Ya şeffaf, hesap verebilir bir çizgiye geleceksiniz.
Ya da bu millet size batırdığınız kurumlarımızın hesabını sandıkta soracak.
Ya, 3-5 soytarının yarattığı kargaşanın hesabını şeffaf bir şekilde soracaksınız.
Ya da, bu milletin bu soysuz sürüsünün yaptıklarının hesabını sandıkta vermesini seyretmek zorunda kalacaksınız.
Zira bu millet artık sokağa çıkarken kendini güvende hissetmiyor.
Bu tablo tamamen sizin eseriniz.
Yarattığınız eserin değerini ve ederini de bu millet sandıkta vermeye hazırlanıyor, bilesiniz..