Haber, Sabah Gazetesi’nden.

Sayın Cumhurbaşkanı’nın sözlerini taşımış manşetine.

“Tüm sıkıntıları biz çözeriz” diyor, Reis.

Sanki 20 yıldır ülkeyi yöneten değil, 20 yıl sonunda iktidara en yakın Muhalefet Partisi Lideri gibi konuşuyor.

Enteresan olan ise, çıkıp muhalefet partileri demiyor ki, “Yahu Sayın Cumhurbaşkanı, biz bile tüm sıkıntıları çözebileceğimizi söyleyemiyoruz. Zira siz ülkeyi bir çok alanda 100 yıl öncesine götürdünüz. O nedenle, kangrene çevirdiğiniz bazı alanları ancak tedavi edebileceğimizi dile getiriyoruz. Maşallah sen, sorunların kaynağı başka bir iktidarmış gibi, biz çözeriz diyor, diyebiliyorsun” diye.

Sadece o kadar olsa iyi.

AKP Genel Başkan Yardımcısı, Ankara’nın yenik Belediye Başkan Adayı Mehmet Özhaseki çıkıyor ve “Seçimlerde destan yazacağız” diye efeleniyor.

Hayırdır Sayın Özhaseki, geçmişte yaptığınız gibi aynı zarflardan çıkan oylardan birini ‘hileli’ mi ilan edeceksiniz yine.

Yoksa, yapılacak seçimlerde “açık oy, gizli tasnif’ sistemini mi hayata geçireceksiniz.

Koltuğunu Recep Tayyip’in ömrüne endekslemiş bir İçişleri Bakanımız var hani.

AKP’lilerin yüzde 80’inin “Partimize zarar veriyor” dedikleri.

O da geri durmuyor ve "Türkiye'nin cari açığını tamamen ortadan kaldıracak, Türkiye'yi bir üretim merkezi haline getirecek bir model kuracağız. Öyle bir başarılı olacağız ki herkes Türkiye modelinin arkasından gidecek. " diyerek, yağ sıkıntısında, en kaliteli yağı kendisinin ürettiğini ima ediyor.

Tamam da bakan efendi, bu millet 20 yıldır yaratacağınızı söylediğiniz ekonomi zaferini değil, cari açığın nasıl 200 milyar liraya geldiğini merak ediyor, bunun izahını istiyor sizden.

Ya da, demiştiniz ya hani, 5 Haziran 2021 tarihinde;

"Temmuz Ayı’ndan sonra Türkiye öyle bir sıçrayacak ve büyüyecek ki etrafımızdaki Almanya'sı, Fransa'sı, İngiltere'si, İtalya'sı ve o her şeye burnunu sokan ABD'si de çatlayacak"

Ne oldu, kanadınız mı kırıldı da 6 ayda uçmak bir yana, ülkeyi uçurumun dibine indirdiniz?

Sayın Cumhurbaşkanı’nın ekonomi literatüründe adı konulmamış sistem ile Nobel Ekonomi Ödülü alacağını iddia eden siyasetçiler bile var, biliyor musunuz?

Bir de, Türk Milleti’nin, Fetullah Gülen’in hemen yanı başındaki fotoğrafı ile tanıdığı İsmail Tamer efendi var.

O da diyor ki;

“Şehir Hastanesi uzak dediler, şehir hastanesini eleştirdiler. Pandemi döneminde tüm dünya dökülürken, Türkiye’de bir hasta dışarıda kalmadı. Hala bugün dahi. Bakın şu an Avrupa tamamen sıkıntı içerisinde. Türkiye yine refah içerisinde. Bu sağlık refahın içinde. İnsanlar, gittiğin her yer parasız. Gittiğin kullandığın… Telefon açıyorsun, ambulans geliyor seni götürüyor. Yurt dışında hastalanıyorsun Covid’den uçak ambulansı seni alıyor. 65 bin kişiyi bu iki yıl içerisinde Türkiye’ye taşımışız. Böyle bir ülke, böyle bir imkanı sunan ülkeye iktidar olma hırsıyla bunları söylemek ağırıma gidiyor”

He, eskiden telefon açtığımızda ambülans değil, atlı kızak geliyordu kapımıza.

Yaptırdığınız Şehir Hastanesi’nin yapım bedelini Türk Milleti ödüyor, 22 yıl ödemeye devam edecek, hem de her yıl yapımcı firmaya bir şehir hastanesi yapım bedeli kadar para ödeyerek.

Sayın Tamer, ileride yayımlanacak yazı dizilerinde adınızın sıkça telaffuz edileceğini, Pazar-Tatil dinlemeden Geriatri Merkezi’nde verdiğiniz fedakarane! mesainizin gündeme geleceğini unutmayın.

Gelelim Yüksek Hızlı Tren Meselesine.

Hani şu “Vallahi de Billahi de ihale ettik” diyerek milleti inandırmaya çalıştığınız Yerköy-Kayseri YHT Projesine.

Ben şimdiden söyleyeyim.

Bakanlık proje için tamı tamına 20 bin lira ödenek ayırmış.

20 bin liraya oyuncak tren bile alamazsınız.

Şimdi diyorsunuz ki, “İhale ettik, dış kredi işi de bitti bitecek..”

Dış Kredi meselesi, ileride sığınacağınız mazeret gibi geliyor bana.

Yarın diyeceksiniz ki, “Kredi konusunda kredi kuruluşları ile anlaşamadık. Zamanında yer teslimi de yapamadığımız için yeni bir ihale süreci gündeme gelecek..”

Yani görünen, bu işin altından kalkamayacaksınız.

Sordu mu bir Milletvekili bakana veya Sayın Cumhurbaşkanına;

“Karaman’a sessiz sedasız Yüksek Hızlı Tren seferleri başladı. 14 yıldır Kayseri Halkının en öncelikli talebi olan 142 kilometrelik hat için üretecek mazeret bulamıyoruz artık. Neden hep bizim projemiz rafa konuluyor, hayata geçmiyor?” diye.

İçinizden biri, tek bir milletvekili “Kayseri Yüksek Hızlı Tren Meselesi çözümlenmediği ve sürekli oyalandığımız için istifa ediyorum” deseydi, bu gün Kayseri Halkının Kahramanı olurdu.

Yani diyeceğim, sevgili toplum öncüleri, memleket büyükleri.

Anlaşıldı, yapamadığınızı kabul ediyorsunuz, itiraf etmeseniz de.

Biz sizden artık umudu kestik.

Şapkadan tavşan çıkaracağınızı ummuyoruz bundan sonra.

Ama bari bu milletle alay etmeyin.

Destan yazma meselesine gelince, Ankara Halkı sizin yazacağınız destanın ilk iki mısrasını son yerel seçimlerde yazdı.

Devamı yapılacak ilk seçimlerde yazılacak, merak etmeyin.