Sizi ilgilendirmiyor belki, ama bizim uykularımız kaçıyor, Türkiye’nin geleceği için.

Ekonomide, ticarette, sosyal hayatta, demokraside, adalette, insan hak ve özgürlüklerinde, kısacası fert ve devlet hayatının her alanında duvara toslamış bir iktidar enkazı gibi duruyor ülkem.

Yorgun, acınası, çaresiz..

Türkiye’nin demokrasi tarihinde, özel okullar zinciri sahibinden Milli Eğitime bakan, Özel Oteller Zinciri Sahibinden Turizme Bakan, Çiftlik Ağasından Tarıma Bakan, Aileden Maliye ve Hazineye Bakanın bir araya geldiği bir kabine olmamıştı, siz bunu da denediniz.

Peki sonuç;

Ekonomide uçurumun dibindeyiz. Turizmde bakanın kaçak otelleri yasal hale geldi. Milli Eğitimde ‘Paran varsa çocuk okut’, Tarımda ise Patates ve Soğan üretimini bile planlayamayan bir ülke haline geldik.

Adalet ve insan hakları bakımından ise acınası durumun bile ötesine geçtik.

Beni ise en çok, yaşanan bunca olumsuzluğa rağmen hala ülkeyi getirdiğiniz noktayı bir kenara koyup, “İnsan Hakları Temenni Paketi” ile toplumdan destek talep etmeniz şaşırtıyor.

Yani muhalefetin gündeme getirmesi gereken, ‘Adalet’ kavramına sığınmanız.

Ya da, “Cumhur İttifakı sarmadı, ittifaka yeni üyeler dahil edelim. Bakalım yeniden seçimleri kazanabilecek miyiz?” gibi sudan hesapların içinde olmanız.

Daha da ilginci, bu güne kadar iktidarınızın tekerine taş değmemesi için elinden geleni ardına koymayan, bu Yüce! amaç için partisinin ikiye bölünmesini bile göze alan MHP Liderinin ‘Yeni ortaklar’ söyleminizden, hiçbir zaman uygulamayacağınızı bildiğimiz, ‘İnsan Hakları Paketiniz”den bile rahatsız olmasına gülüyorum..

Sanki, iktidara hazırlanan bir muhalefet partisinin söylemlerini anımsatan ‘İnsan Hakları Paketiniz’den önce, filleri zücaciye dükkanından, yani iktidarınızdan uzaklaştırmanız gerekir.

Bu gün ‘Demokrasinin kalan kırıntılarını da ortadan kaldıralım’cı bir ortak ve asarız, keserizci bakanlara sahip olduğunuzu görmüyorsunuz bile.

Avrupa Birliği’nden gelen üç kuruş için hazırladığınız ‘Temenni Paketi’ gerçekten mükemmel. Ama zaten bu paketteki 8 madde beğenmediğiniz Anayasamızda bile var.

Demek ki, önemli olan yazmak, temenni etmek değil, uygulamak önemli.

Bana göre, getireceğiniz paketinizin en öncelikli amacı, ‘Yeniden Parlamenter Demokratik Sistem ve güçler ayrılığı ilkesinin inşası’ olmalıydı.

Bana göre, önceliğiniz, liyakatli, donanımlı insanların oluşturduğu milletvekillerinin arasından seçilmiş isimlerin kuracağı bir hükümet olmalıydı.

Önceliğiniz, Türk Milli Eğitim Sistemi’nin yeniden ve bir daha değişmemecesine Dünya Standartlarına uygun hale getirmek olmalıydı.

Önceliğiniz, Türk İhale Kanununu çağın gereklerine uygun hale getirip, bir takım ayrıcalıklı insanlar ve bir takım ayrıcalıklı sınıfların önüne geçmek olmalıydı.

Önceliğiniz, Cumhurbaşkanından kasaba belediyesine kadar her kurumu ve ferdi hesap verilebilir hale getirmek, Sayıştay denetimine her kurumu dahil etmek olmalıydı.

Önceliğiniz, kamu personel alımlarının torpili, kayırmacılığı ortadan kaldıracak şekilde yeniden düzenlenmesi, mülakatın yasaklanması olmalıydı.

Önceliğiniz, FETÖ’nün siyasi ayağının hesap vermesini sağlamak olmalıydı.

Önceliğiniz, her ota maydanoz olan politikacı modelini ortadan kaldırmak olmalıydı.

Önceliğiniz, geçmişin didik edilmesi, harcanan her kör kuruşun hesabının sorulmasını sağlamak olmalıydı.

Önceliğiniz, siyasi partiler ve seçim sisteminin en çağdaş normlara kavuşturulması ve hakim huzurunda önseçimi olmazsa olmaz hale getirmek olmalıydı.

Ve son önceliğiniz, Adalet olmalıydı, adalet. Talimatla karar alan hakim ve savcı dönemi kapatılmalı, hakim ve savcılar verdikleri her karar için, daha yüksek adalete hesap verebilir kılınmalıydı. Yani, ömrü yasadışı örgütlerle mücadelede geçmiş insanlar, örgüte yardımdan cezaevlerine sokulmamalı demeliydiniz. İnsanlar, fikirleri için zindanlara tıkılmamalı demeliydiniz. Gazeteler ve gazeteciler kalemini kullanırken, yorum yaparken mesleğin evrensel standartlarına uygun hareket edebilmeli demeliydiniz.

Yani yüzlercesini daha sayabilirim.

Ortak bir duygunun gelişebilmesinin ilk şartı ise, partili cumhurbaşkanlığı sisteminden vazgeçilmesi ve Demokratik Parlamenter Sisteme geçilerek kabinenin milletvekillerinden oluşturulmasını ve gensoru ilkesinin yeniden hayat bulmasını sağlamak zorundasınız.

Sonuç;

Açıkladığınız paket, gündemi biraz soğutmak ve üzerinde konuşulmak için ortaya atılmış bir temenniler dizisinden ibarettir. Sayın Cumhurbaşkanı ‘her şeyin tek karar vericisi olmak’ sevdasından vazgeçmediği sürece de, ne söylerseniz söyleyin, ne derseniz deyin, üzgünüm ama;

‘Yolun sonu görünüyor..”