Sahi, iktidar partisinin belediye başkanları, meclis üyeleri, il ve ilçe başkanları, il ve ilçe yöneticileri..
Farkında değil misiniz, Türkiye’de olup bitenlerin?
Ekonomik kriz değildir bunun adı, kıtlıktır, buhrandır kapımıza dayanan.
Yoksulluğu geçti bu mazlum millet, açlıkla sınanıyoruz resmen.
Bir anne çocuğuna mama, bir baba evine ekmek alamaz duruma geldi ise, bunu başka nasıl izah edebilirsiniz.
Bir torba ununun fiyatı 1 yılda yüzde 200 arttı ise, bunun sorumlusu 3-5 market mi sanıyorsunuz?
Orta gelir diye sınıfladığınız kesim arabasını garaja çekti ise, ya da camına ‘Satılık’ yazdı ise, izlenen ekonomik uygulamaların bir avuç mutlu azınlığa, yandaşa, yalakaya yaradığını görmemek için kör olmak gerekir.
“Faizi indirdik, niye yatırım yapmıyorsun” diye çıkışmakla olmaz.
Yarını değil, bir saat sonrasını bile göremeyen ülke insanından siz 5 yıl sonrası için yatırım yapmasını istiyorsunuz.
İktidara güven sıfıra inmişken, istikrar mumla aranır hale gelmişken, devletin bütçesini sarayın hazine dairesi sananların ortalıkta para pul bırakmadığı bir dönemde, kredi çekip tesis kurmasını istiyorsunuz yatırımcıdan, girişimciden.
Toprağı ekip-biçen insanları bir dinleseniz diyorum ya da.
Kapısına kilit vurduğunuz İl Özel İdarelerinin yerine koyduğunuz , ‘Kırsal Kalkınma Daire Başkanlıkları’ böylesi zamanlarda ne iş yapar gerçekten, merak ediyorum?
Felahiyeli fırıncı isyan ediyor, “Geçen Ramazan Ayı’nda aldığımız bir torba una 142 lira ödüyorduk, şimdi 270 lira. Hem de Ramazanda aldığımız unun kalitesinde bile değil bu günkü un. 2 bin Nüfuslu Felahiye’de fırınımın 60-70 bin liralık ekmek veresiyesi var.” diyor.
Ben bu satırları yazarken baktım. Bir torba unun fiyatı tam 360 liraya yükselmişti.
Aynı ilçenin köylüsü, yüzde 50 verim düşüklüğünü göze alarak tohumunu, fiyatı yüzde 250 artan gübreyi alamadığı için gübresiz toprağa atıyor.
Bu arada imkanları ölçüsünde üreticinin, köylünün çiftçinin yanında olmaya çalışan bir-iki ilçe belediye başkanını da bu eleştirilerden muaf tuttuğumu hatırlatayım.
Yani Sayın belediye başkanları, sayın iktidar partisinin yönetenleri gün ‘Gastronomi Çalıştayı’ düzenleme ya da İstanbul’da mantıya kaşık sallama günü değil, vatandaşın kuru ekmekle arasına ördüğünüz duvarları kaldırma günüdür.
Üretmemekle cezalandırdığınız Türk Çiftçisini, ahırındaki iki ineğin sütünü satarak ayakta duran, ama ineğin yemine gücü yetmediği için kestirmek zorunda kalan köylüyü yeniden ayağa kaldırma günüdür.
Size önerim, Ankara’ya, İstanbul’a, Eskişehir’e, Mersin ve Antalya’ya birer ekip gönderin ve oradaki belediyelerin bu zor zamanda dar gelirli yurttaş için, kırsal kesimde yaşayanlar için geliştirdikleri projeleri bir inceletin.
Yani gün, OSB’ye alternatif yol açma günü değil.
Sizdeki bu aymazlık, bu umursamazlık devam ederse o yaptığınız yollarda gidecek araç bile bırakmayacaksınız.
Tamam CHP’li belediyelerin yaptıklarını küçümsüyorsunuz, bari sizden öncekilerin Kayseri’de yaptıklarına göz atın.
Niyazi Bahçecioğlu döneminin tanzim satış merkezlerine örneğin.
Belediye Ekmek Fabrikası kavramını ülkeye yerleştiren ve ülkede ekmek fiyatında istikrarın oluşmasını sağlayan insanı aşağılamak yerine, onun döneminde uygulanan et tanzim satış uygulamasını ya da.
Hadi onları yapmıyorsunuz, Mehmet Özhaseki döneminde açılan aşevlerini de mi hatırlamıyorsunuz?
Kazancılar Çarşısının tavanının alçı ile kaplanmasından önce, milletin midesini düşünmek zorundasınız.
Selçuklu Anıtı yapacağım, Okçuluk Vakfı’na yaranacağım, Birlik Vakfı için binalar restore edeceğim gibi çabaları bir yana bırakın.
Gün, kapımıza dayanan çetin kış şartlarında vatandaşın ekmeğe ve yanına katık edeceği süte, ete nasıl ulaşabileceğini hesaplayıp bütçenizi buna göre yeniden yapılandırın.
Üniversite okuyabilmek için köyünden kentinden kalkıp gelen ve önünde fıstıkçı takımına meze olmanın ötesinde imkan kalmayan gencecik yavrularımızın güven içinde eğitim görmelerinin sağlanması için kafa yorun.
DSİ Tesislerinde, kamu misafirhanelerinde konuk ettiğiniz üniversiteliye ‘artık çık’ diyorsan, çıkabileceği yeri göstermekte sana, size düşer.
Özellikle Sayın Büyükşehir Belediye Başkanına çağrımdır.
Farkında değil misin hala?
Bu kentin geleceğinde yok sayılıyor, dediği dinlenmeyen biri haline geliyor, getiriliyorsun..
Yani, gönüllerini hoş tutmak için kırk takla attığın çevreler, siz sırtınızı döndüğünde sizinle alay ediyor.
Bari zaman varken, sizi oylarıyla oraya taşıyan kesimlerinin feryadına kulak verin.
Onların ucuz ve kaliteli gıdaya ulaşmasını sağlamak için, başka belediyelerin yaptığı gibi bazı çalışmalar başlatın.
Zira, seni yok sayanlar bu kentte “Yardım edilmiş, minnet duyan yoksullar” istiyor.
Siz bari, “Ortadan kaldırılmış yoksulluk” için bir şeyler yapın.
Yani, yarın saygıyla anılmak için adımlar atın.
Lanetle anılmak kolaydır.
Siz zor olan yolu seçmeyi deneyin.