Sayın Cumhurbaşkanı ne konuşulduğundan haberdar edilmediğimiz 5 saatlik kabine toplantısından yorgun-argın çıktıktan sonra yine geçti mikrofonların başına ve kör inadı yüzünden ülke ekonomisini içine düşürdüğü noktayı gizlemek adına şöyle konuştu;
"Bu ekonomik kurtuluş savaşından da milletimizi zaferle çıkaracağız. Ülkemizde önceliğimiz olan istihdamın yolunun yatırımdan, büyümeden geçtiğinden kimsenin şüphesi olmasın"
Sayın Cumhurbaşkanı savaş, savaşın türüne göre uygun silahlarla, iyi bir komuta kademesi ile ve inanmış kitlelerden oluşan bir orduyla yapılır.
Ama daha siz ağzınızı açmadan dolar tırmanmaya, liramız erimeye hız verdi ve konuşmanız biterken paramız 30 kuruş daha değer kaybetti.
Bırakın onu bu sabah saat 10.00 civarında bilgisayarın başına geçtiğimde Dolar 11 lira 70 kuruştu.
Keyif çayım bittiğinde 11 lira 90 kuruşa yükselmişti.
Siz bu ekonomik savaşta kullanmanız gereken ekonomik gücü eritip bitirdiniz. Komuta kademesinde bulunanlardan, sizin sözünüzü tutmak yerine sizi uyaranları tasfiye ettiniz, dahası 20 yıldır arkanızda bulunan size inanmış milyonları açlığa, sefalete sürüklediniz.
Dahası, siz kendi halkınıza karşı vermeye başladınız bu savaşı.
Koro halinde sizin inandığınız “Faiz neden, enflasyon sonuçtur” tezinin iktisat bilimine ters düştüğünü anlattık, dinlemediniz.
Üretim yapmayan bir ülkenin krize girmesi kaçınılmazdır dedikçe siz ve kadrolarınız Cumhuriyet döneminde kurulan ne kadar kurum-tesis varsa babalar gibi sattınız.
Vallahi de, Billahi de faize biz de karşıyız.
Ama bu meret, in denince inen, çık denince çıkan bir enstürman değildir.
Ekonomik gerçeklere göre ineceği noktayı da, çıkacağı noktayı da kendi belirler.
Yani her alanda dediğiniz dinlenir, dinlemeyene gereğini yaparsınız da Sayın Cumhurbaşkanı, mesele ekonomi olduğunda siz onu dinlemek zorundasınız.
Hani diyor ya milletvekiliniz, “Ekonomide yeni bir şey deniyoruz..”
Milletvekilinizin yeni sandığı bu teorinin saçmalığı gelişmiş ülkelerin ekonomi mekteplerinde ders olarak okutuluyor.
O nedenle;
Daha fazla ülkeyi tahrip etmeden, itibarınızın aşınmasına daha fazla izin vermeden, Türk Milleti’nin önüne sandığı koymanızı öneririm.
İnanın, ekonomik tezinizin olabilirliğine inansak millet olarak, ülke olarak yanınızda saf tutarız.
Ama karşınızda bir düşman yok ki savaş veresiniz.
İleri teknoloji ürünü fabrikalar kurdunuz da mı dış güçler karşı çıktı.
Dünya çapında isim yapmış üniversitelerin önünü açtınız da mı dış güçler engel oldu.
Her İle, her İlçeye Fen Lisesi Müfredatına uygun eğitim veren okullar açtınız da mı dış güçler karşı çıktı.
Liyakatli kadroları, askeriyeye, milli eğitime, Dış İşlerine, ekonomi yönetimine yerleştirip “Gereğini yapın” dediniz de mi, dış güçler karşı çıktı.
Ülkenin emniyetini, asayişini emanet ettiğiniz adamın bütçesi görüşülüyordu komisyonda.
Böyle bir iktidar bakanı döneminde yaşadığım için utandım, yerin dibine geçtim.
Bakan denilen atanmış, koruma ordusu ile geliyor komisyona.
Sorulan her soruya küfürle, hakaretle cevap veriyor.
Sonra da çıkıyorsunuz, Gazi Meclis, Yüce Meclis öyle mi?
Sonra da çıkıyorsunuz, Yerlilik ve Millilik öyle mi?
Siz unutabilirsiniz ama biz unutmuyoruz, kürsü konuşmalarınızı.
Hani, IMF sizden borç istemişti de siz ‘verin’ demiştiniz.
Hani, 2023 yılında dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisinden biri olacaktık.
Hani, 1 Dolar 1 lira olacaktı.
Hani, yoksulluğu ve yolsuzluğu, bir de yasakları ülke topraklarından kazıyacaktınız.
Hani, mutlu ve müreffeh bir toplumun saygın birer ferdi yapacaktınız bizleri.
Bunları sizinkiler söyleyemez size belki ama;
Ülkem için, Milletim için kaygı duyan ben ve benim gibilerden işitebilirsin.
Size tavsiyem, ülkenin ayağına, sizin çevrenizdekilerce takılan prangalardan bir an önce kurtulun.
Sayın Devlet Bahçeli’yi çağırıp, Sayın Süleyman Soylu’yu çağırıp bir sorun.
“Nedir bu ortalıkta dolaşan söylentiler?” diye.
Sonra da, partinizde bulunan yetişmiş, dürüst unsurları bir araya getirin.
Dengeyi, denetlemeyi ülkenin her kurumuna yayın.
Eğitimi ehil ellere, sağlığı ehil kadrolara, ekonomiyi uzmanlar kuruluna emanet edin.
Seçim kaybettiğiniz metropollerde görev alan belediye başkanlarının önünü açın, onları ara sıra dinleyin ve belediyelerinize geçmişte, halen AKP’de olan belediyelerde ise bu gün bile çöreklenen ve tek işleri uydurdukları dini pazarlayıp semirmek olan Vakıf, Cemaat, Tarikat gibi yapılarla aranıza mesafe koyun.
Bunları yapmak için de sıvı yağın 200, ekmeğin 4 lira olmasını beklemeyin.
Hemen bu gün, Necip Fazıl’ın tezi olan ‘Enflasyon yüksek faizin piçidir’ tezini terk edin ve ekonomiyi ehil ellere bırakın.
Aksi takdirde, içinden çıkılmaz bir noktaya gelmek için ülkenin önünde bir tık mesafe kaldı.
Yapmayın, bu gazel ülkeyi, bu mazlum milleti daha fazla ekonomik çaresizlikle cezalandırmayın.
Abdullatif Şener’i, Ali Babacan’ı, sonra da muhalefet partilerinin kurduğu ekonomi masasını, demokrasi masasını davet edin.
Dinleyin ve yararlanın onlardan.
Hepsinden önemlisi de, altından kalkamayacağınız boyutlara ulaşan yetkilerinizi Türkiye Büyük Millet Meclisi ile, yeniden oluşturacağınız ve her biri seçilmiş milletvekili olacak Kabinenizle paylaşmayı deneyin.
Bakın o zaman, Dolar nasıl iniyor.
Bakın o zaman, size sırtını dönen halk yüzlerini nasıl yeniden size dönüyor.
(Not;15 dakika süren köşe yazısını tamamladığımda Dolar 12 lirayı aştı.)