Evet hem de çok çok komik oluyorsunuz.
Sosyal Medyaya yansıyan bazı illerdeki iktidar karşıtı gösteriler üzerine iktidardan nasiplenenler ne diyeceklerini bilemiyorlar.
Mesela, “Dolar-Avro arttı diye meydanı HDP ve destekçilerine bırakacak değiliz..” diyorlar.
Mesela, “Devletimizin yanındayız” diye tag açmışlar.
Mesela, “Bir tek vatanımız var, vazgeçmeyeceğiz” diyorlar.
Mesela, “Fare değiliz ki gemiyi terk edelim” diyorlar.
Yani baştan aşağı ezberletilmiş sloganlar, tam bir kavram kargaşası.
Bak cahil kardeşim.
Devlet nedir, Vatan nedir, Hükümet nedir, bir bir anlatayım sana.
Devlet bir hizmet araçları ve kurumları bütünüdür.
Yani nüfus Müdürlüğüdür, okullardır, Merkez Bankasıdır, Tapu müdürlüğüdür, Genelkurmay Başkanlığıdır, Diyanettir.
Yani senin kutsal saydığın Devlet, sana hizmetle yükümlendirilmiş kurumlar bütünüdür.
Bu kurumlar bütününe kumanda erden ele ise hükümet denir.
Hükümet de kutsal değildir.
Hükümet dediğin kavram, yapamayınca değiştirilebilir bir mekanizmadır.
Ama kutsal olan, yanında saf tutmamız gereken ise Vatan’dır.
Şehit kanları ile sulanmış, her çakıl taşı için bedel ödenmiş üzerinde huzurla yaşamamız için ecdadın bize bıraktığı toprak bütününe denir Vatan..
İşte kutsal kabul ettiğimiz bu vatan toprakları üzerinde, sana-bana hizmet etmek için parasını bizim ödediğimiz kurumlar bütünü devlettir ve devlet mekanizmasında aksama olduğu zaman da kumandayı elinde tutan Hükümet bunun hesabını sana-bana vermek zorundadır.
Hükümet dediğimiz yapı ise hizmete talip olduğunda bir dizi taahhütte bulunur senin oyunu, benim oyumu almak için.
Mesela der ki, “Yoksulluğu yok edeceğiz, yolsuzluğa izin vermeyeceğiz, yasaksız bir Türkiye oluşturacağız..”
Vatandaş olarak bakarsın sözlerine, söylemlerine.
Görev verirsin içlerinden birine, siyasi partilerin.
Eğer dediği gibi yapıyor, Vatanı Aziz, Milleti bir bütün görüyor ve hakkıyla hizmet ediyorsa mesele yok.
Ama söz verdiğinin tersini yapıyor, ülkeyi ve milleti paramparça ediyor, sadece yandaş edindiği bir avuç mutlu azınlık için çalışıyor, milleti eziyor ise, çıkıp sokağa “Sandığı getir kardeşim, yapamıyorsun, bırak” diye haykırmak, senin yasalarca güvence altına alınmış bir hakkındır.
Yani dün gece sokağa çıkıp “Hükümet istifa” diye haykıranlar, senin dediğin gibi, sana ezberletildiği gibi PKK’li filan değildir, alınan yanlış ekonomik kararların altında ezilen millet bütününün bir parçasıdır.
Bir de unutmadan, diyorsun ya “Biz fare değiliz ki gemiyi terk edelim..”
İşte bir yanılgın da bu sloganda yatıyor.
Zira senin biraz daha götürmeleri için, sana ezberletilen sloganlarla devamını sağlamaya çalıştıkların çoktaaan gemiyi terk ettiler.
Kimi İngiltere’de, kimi Hollanda’da, Kimi Vergi Cennetlerinde, kimi de yakın olsun diye Yunanistan’da yatırımlarını yaptılar çaldıkları ile.
Daha dün gemi filosuna 2 gemicik ekleyen mahdum, senin biraz daha götürsün diye yırtındığın cenahtan yani.
Dün gece sokağa çıkanlar ise senin sandığın gibi terörist, hain filan değil.
İktidarın taahhüt ettiği ama yerine getirmediği sözlerini hatırlatmak istediler ve “Yapamadınız, getirin sandığı” dediler.
Dün gece sokağa çıkanlar, sadece kendileri için değil, çocukları için, senin çocukların için gelecek kaygısı taşıyan insanlar.
Dün gece sokağa çıkanlar, ülkemin içine düşürüldüğü acınası hali yüreklerinde hissedenler.
Evet içlerine provokatörler de karışmış olabilir.
Bir provokasyona izin vermemek de, sana kutsal olarak lanse edilen aslında bir hizmet mekanizması olan Devletin Polisine, istihbaratına düşer.
Şimdi anladın mı, senin önyargılarının cehaletinin eseri olduğunu.
O nedenle bir kez daha uyarıyorum.
Oku kardeşim, oku ve sana dayatılanları hap gibi yutmak yerine, yan etkileri üzerine biraz kafa yor.
Zira, eline verdikleri bilgisayardan yaydığın söylemler cehalet kokuyor, acziyet kokuyor, teslim olmuşluk kokuyor.
Komik oluyorsun yani..