Kayseri’de bir tartışmadır sürüp gidiyor.
Develi İlçemiz’de kurulu, Seyrani Ziraat Fakültesi’nin tabelasından, “Seyrani” adı çıkarılarak Develi Ziraat Fakültesi olarak değiştirildi.
Zira Sayın Cumhurbaşkanımız bununla ilgili bir kararname bile yayımladı.
İktidar partisinden ses yok,  Develi Belediye Başkanı cılız bir dille meseleyi anlayamadıklarını söyledi, ama CHP Milletvekili Çetin Arık konuyu Meclis gündemine taşıdı.
Kaderidir Develi’nin, kandırılmak, yok sayılmak.
1977 yılında başlandı, Develi Ovası’nı suyla buluşturacak proje.
Uzun yıllar sürdü, o devasa tünelin açılması.
Siyasetin ekmek kapısıydı.
Tünel bittiğinde  Develi Ovası suya kavuşacak, topraktan bereket fışkıracak, Zamantı suyu Akdeniz yerine Karadeniz’e akmaya başlayacak ve Coğrafya kitaplarındaki bilgi bile değiştirilecekti.
Bu proje ile Develi ve Yeşilhisar İlçeleri ihya olacaktı.
Ama tünel şimdi Patates ve Elma üreticileri için soğuk hava deposu olarak kullanılıyor.
Tansu Çiller’in Başbakanlık dönemi.
Siyaset uğruna ilçelere il payesi veriliyor.
Develi de il olmayı hak eden bir ilçe.
Halk partili, partisiz toplandılar.
Saray Hali Fabrikası’nda 84 plakalı halılar dokundu, onlarca otobüs, yüzlerce küçük araçla halk DYP Genel Merkezi’nin önüne götürüldü, pankartlar açıldı.
O da ne, Sayın Tansu Çiller balkona çıktı ve “Sevgili Develililer, hafta sonu Afyon’dayım. Orada birlikte olacağız. İlginiz için teşekkür ederim” dedi ve içeri girdi.
Develi’yi Afyonkarahisar’ın ilçesi sanmıştı Tansu Çiller.
Büyük bir hayal kırıklığı ile geri dönüldü.
Bu ilçemizde her yılın Sohbaharında “Aşık Seyrani Kültür ve Sanat etkinlikleri düzenlenirdi. 
Görünmez bir el kaldırttı bu etkinlikleri.
Develi’nin öz gücünü muhafaza etmesi ve Kayseri’nin en büyük ilçesi kalmasının altındaki en önemli faktör Saray Halı Fabrikasıdır.
Ancak Çin Halı Sektörünün Dünya Pazarına hakim hale gelmesi üzerine, Saray Grubu hayvancılık alanına yönlendi ve Kayseri’nin en büyük, Türkiye’nin sayılı hayvancılık tesislerinden biri kuruldu.
Bu gün ‘Saray Çiftliği’ tkabelası taşıyan bir çok bayisi bulunan Saray et ve süt ürünlerinin güvenle mutfağımıza girmesi sayesinde ayaktadır, bir ara konkordatoya gitmesine rağmen sanırım sıtıntılı süreci atlatmıştır.
Develi demişken,  26. Dönem Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlu’ndan söz etmesek haksızlık yapmış oluruz.
Hatırlıyorsunuz değil mi?
Milletvekilliği adaylığı sırasında, partisinin bayramlaşma etkinliğinde çıkıp demişti ki, “İnsanlar bu dünyadan öbür tarafa bir şey götüremiyor. İmkanım var. Kayserimiz’e büyük katkılar sağlayacağım. 100 milyon dolarlık yatırım yapacağım” 
Seçildi, 5 yıl meclisin en etkisiz isimlerinden biri oldu.
100 milyon dolarlık yatırım mı?
100 dolarlık bile yapmadı, hatta “Ben kendim yatırım yapacağım demedim, kamu yatırımından söz etmiştim” pişkinliğini bile sergiledi.
Şimdi de milletvekilliğini kitaplaştırmış.
Henüz bakamadım, okuduğumda belki bir yazı da onun için kaleme alırım.
Gel de şimdi Seyrani’yi hatırlama;
“Ormanda büyüyen adam azgını
Çarşıda pazarda seyran beğenmez
Medrese kaçkını softa bozgunu
Selam vermek için insan beğenmez”
Sonuç;
Aslen Develi’li olan ama Kayseri’nin Yillisi olmak için yıllardır büyük çaba ortaya koyan Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç başka olmak üzere, iktidar partisinin tüm dinamiklerine çağrımdır.
Sayın Cumhurbaşkanı Kayseri ile özdeşleşen Pastırma’yı Kastamonu’ya hediye etti, gıkınız çıkmadı.
Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakanlar sırayla gelip Yüksek Hızlı Tren sözü verdi, ihale bile yapıldı ama 10 yıldan fazla süredir kazma vurulmadı.
Şimdi sıra, adı Develi ile özdeşleşen Seyrani’ye mi geldi.
Lütfen bu konuda bari dik durun ve hiç değilse, Sayın Cumhurbaşkanı’na Seyrani ile ilgili yazılmış bir kitap hediye ederek ve Seyrani Adının yeniden bir fakülteye verilmesini talep ederek  manevi sorumluluğunuzu yerine getirin.
Zira hangi dörtlüğü nerenize battı da adını kazımaya çalışıyorsunuz?
Yoksa;
“Eyvah fukaranın beli büküldü,
Medet ticaretin gücüne kaldık.
İyiler âlemden göçtü çekildi,
Bizler zamanenin piçine kaldık.
Rüşvet ile yazar hâkim hücceti,
Hüccet ile alır kadı rüşveti,
Halk bilmiyor dini, şer’i, sünneti,
Bozuldu sikkenin tuncuna kaldık.”
Dediği ve bu günleri o günlerden hicvettiği için mi?

Ahmet ZORLU