Hatırlayın 20 yıl öncesini..
Yine sıkıntılar vardı, yine terör vardı, yine toplumsal gösteriler vardı.
Ama Devlet Kurumları, Demokrasinin dışına çıkmadan alırdı önlemlerini.
Delilden gidilirdi suçluya.
Yani gözaltı, tutuklama, sonra delil üretme olmazdı.
Fetullah Gülen denen namussuz ülkenin genetik kodlarıyla oynadı.
Sonrası, iflah olmadı Adalet.
İflah olmadı kolluk.
İflah olmadı kamu..
Geride bıraktığımız hafta içi Ankara’ya gittim aracımla.
Her ilçenin, her ilin giriş ve çıkışında barikatlar.
Yavaşlatılan araçlardaki insanlara potansiyel suçlu gözüyle bakan kolluk görevlileri.
Demokrasi Tarihinin hiçbir döneminde Devlet, Milletine karşı bu kadar güvensiz değildi, bu kadar tepeden bakmamıştı.
Her alanda kamu yatırımları yerinde sayarken, ya da yapılan yatırımların bedeli o hizmetten pay alan almayan herkesin omzuna yüklenirken, en istikrarlı gelişen sektör ‘Cezaevi’ sektörü.
14 yılda tam 200 Cezaevi inşaatı tamamlanmış, ülkemizin hizmetine! sunulmuş, biliyor musunuz?
2021 yılındaki hedef, 64 yeni cezaevi.
Maşallah, her ilimizde bir-iki tane, bir çok ilçemizde cezaevi var artık.
Kazanılmış hakkı verilmediği için derdini Devlet Baba’ya anlatmak için yola çıkan Madenciye, yollarda akla gelmedik eziyet yapılıyor.
Tarım Sektörünün sıkıntılarını anlatmak için yola çıkan çiftçi Ankara’ya sokulmuyor.
Adaletin simgesi avukatların meslek kurumu baro temsilcileri, Ankara’nın girişinde yağmur altında sabahlamak zorunda bırakılıyor.
Çadır kuranların çadırları sökülüp iyice ıslanmaları sağlanıyor.
Seyahat ederken il girişine geldiğimizde, geldiğimiz yerin nüfusu yazılırdı tabelalarda.
Nüfus bilgileri silinmiş.
Gerekçe, tasarruf!
İnanmıyorum, çıkacaktır nedeni yakında.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Avukatları muhbirliğe zorlayan bir yasa görüşülüyor.
Cumhurbaşkanına mal varlıklarına el koyma, İçişleri Bakanına derneklere kayyum atama yetkisi yine tartıştıklarımız.
İçişleri Bakanlığı, her vatandaşı 8 haneli bir şifre ile sınırlayacak bir düzenlemenin peşinde.
İllerin girişlerindeki nüfus bilgileri siliniyor.
Cezaevlerindeki çıplak arama meselesi gündemden bir türlü düşmüyor.
Ve bu hengame içinde 10 bin 500 dolarlık milli gelir payı 8 bin doların altına düşmüş, düşürülmüş gittikçe yoksullaşan halk kitleleri.
Milli gelirin yüzde 56’sını iç eden, iktidarın yarattığı bir mutlu azınlık.
Neler oluyor Allah Aşkına?
Yaşadıklarımız, bize reva görülen bir çok uygulama Anayasamızda yok, Demokraside ise hiç yeri yok.
Bu mu, yapmayı planladığınız Demokratik Reform?
Bu mu, yapmayı taahhüt ettiğiniz Ekonomik Reform?
Her toplum katmanı sıkıntılı.
Her alandan çığlık, feryat yükseliyor.
Aç insanları konuşuyoruz artık.
Bütün gündem değiştirme çabalarına rağmen, ekonomik sıkıntı ve işsizlik ülke gündeminin ilk iki sırasına yerleşti.
Genç işsiz oranımız 3 milyona, işsiz oranımız 10 milyona dayandı.
İşsizlerin neredeyse tamamı okumuş, pırıl pırıl aydınlık gençler.
Her fırsatta söylüyorum, söylemeye devam edeceğim.
Cezaevi yaparak, kentlerin girişlerine barikatlar kurarak, toplumu bölüp ayrıştırarak değil.
Demokrasiyi yeniden bina ederek.
Kardeşliği toplum katmanlarının ortak paydası haline getirerek.
Cumhurbaşkanından, nüfus memuruna kadar herkesi hesap verilebilir kılarak.
Yargının toplumdaki güven endeksini hiç değilse eski haline getirerek.
Fikir Hürriyetini, Düşünce Özgürlüğünü ülkemin her noktasında yeniden oluşturarak.
Ara sıra siyasi ve toplumsal muhalefetin dediklerine kulak kabartarak.
Elbette, Anayasamızın olmazsa olmazı, güçler ayrılığı dengesini yeniden oluşturarak çözülür güzel ülkemin meseleleri.
Bunun dışında, sadece iktidarda kalma hesapları ile alınacak sözde önlemler, beyhude çabanın ötesine geçmez.
Eğitimden başlamak zorundayız, toplumsal gücü oluşturmaya.
Sizin Mahalleden biri, Yusuf Kaplan, Türkiye'de insanların İslam'a olan inançlarını terk ettiklerini, “Deizmin çığ gibi yayıldığını” söylüyor.
Zira, Yüce Dinimiz, bir takım çıkar çevrelerinin üzerinde tepindikleri bir hal aldı sayenizde.
Dedim ya, güzel ülkemin temel sorunu, insanının bozulmasıdır.
Onarıma, eğitimle başlanması önerim bundandır.
Biz Ahlak’ı, hayatın her noktasına yeniden yerleştirmez isek, korkarım çok daha sıkıntılı günler bekliyor bizleri.
Cennet Vatanı, açık cezaevi haline getirme çabanız da bundandır.
Ama tutmayacaktır.
Ama tutturamayacaksınız.