Önce oluşacak gazı alacaksınız.
Mesela, “Yüzde 21 büyüdük” diyeceksiniz, merak etmeyin inananız vardır, olacaktır.
Ardından şak diye doğalgaza, yetmedi elektriğe dayayacaksınız zammı.
Boşuna yırtınma, “Almanya Cari fazla verdi, yine de yüzde 5 küçüldü, biz cari açığa rağmen nasıl yüzde 21 büyüdük” diye.
Onlar detaya takılmıyor, duyduklarını anlama süzgecinden geçirmeden doğrudan kabulleniyor.
Baktınız zam fazla kaçtı, mırıldanmalar başladı.
Karadeniz Sahilinden bir platform üzerinden, “Doğalgaz bulduk” diyeceksiniz.
Yetmedi Petrol, o da yetmedi zengin kömür yatakları, Uranyuma kadar yolunuz açık.
Trolleriniz başlayacak yaygaraya, “2023’ten sonra bu ülkede doğalgaz bedava olacak, Kendiniz de tüketirken ölçüyü kaçırmayın” falan, filan.
Vallahi inanıyorlar, Vallahi kanıyorlar.
Dedim ya, onlar duyduklarına doğrudan inanmaya endekslendiler.
O kahır ekseriyet, yaşadığı kentten köyüne gelirken son taze ekmeği 125 kuruştan aldı ya.
Şimdi 175 kuruş oldu değil mi.
Aman dikkat.
Suçu, partili değilse Belediyeye atacaksınız.
Doğalgaz zammını da öyle.
Elektrik zammını da yükleyiverin CHP’li belediyelere, merak etmeyin bu ürünlerin fiyat artış kararını verenin CHP’li belediyeler olduğuna inanan, inanacak olan büyük bir kitle var karşınızda.
Marketlerde patates, soğan fiyatları çok mu yükseldi, sürekli artıyor mu?
Tarım Kredi Kooperatifleri ne güne duruyor, çağırın 11 maaşlı yöneticiyi, bir iki kente göstermelik tanzim çadırı kursun, depolarda çürümeye yüz tutmuş patatesi soğanı zararına satsın.
“Allah bu hükümetten razı olsun. Bakın soğan depolarını bastı, stokçuları yakaladı” diyecek o kadar büyük bir kitle var ki..
Mesele emekliye, asgari ücretliye zam mı?
Ölmeyecek ama sürünecek bir oran koyacaksın önlerine.
Baktın, tepkiler büyüyor, “İha, Siha, Helikopter, Aya Sert İniş, bir mermi kaça mal oluyor söylemi, yerli otomobil, yerli uçak..”
Utandıracaksın yani, ücretine yapılan zammı az bulan o sizinkileri.
Binlarda mı kesmedi, “Bindireceksin Yüksek Yargı kadrolarını, belediye otobüslerine, Külliye’de, Saray’da görkemli bir adli yıl açılış töreni, üstüne Yüksek Yargıya yaptırılan veya yaptırılacak olan görkemli, ulaşılmaz binayı hizmete açacak, Laik Cumhuriyet kavramını bir kenara koyup, Diyanet İşleri Başkanı ile birlikte ellerini semaya açarak, yok edilen adalet için şükür duası yapacaksın.
Vallahi de, Billahi de “Bakın alınları secdeye değiyor.. Bunlar bu ülkeyi refaha, huzura götürüyor” diyen kahır bir ekseriyet bulacaksınız yanıbaşınızda.
O nedenle, bundan böyle;
Temel girdi fiyatları yüzde 20’mi arttı.
Ben, “En az yüzde 50 artmalı ki, üretici rahat nefes alsın” diyeceğim.
Emekliye, işçiye, memura verilen zam, fiyat artışlarının yarısını bile karşılamıyor mu?
Ben, “Yanlış hesaplıyorsunuz, zam miktarı enflasyonun kat kat üzerinde” diyeceğim.
İktidar destekli tanzim satış çadırlarında çürük soğan almak zorunda kaldığını mı söyledi biri?
Kriz yıllarındaki, tüpgaz ve benzin kuyruklarını, karaborsa sigara satıldığı günleri anımsatacağım.
Ayçiçek yağındaki önlenemez yükselişten mi yakındı?
“Az yağ tüketin, ne geldiyse başımıza, yağlı yemekten geldi” diyeceğim.
Biri demokrasi mi dedi, insan hakları mı dedi, ülkenin mülteci memleketine dönüştüğünden mi yakındı, bendeki cevap hazır;
“Nankörlük etme..”
İktidar partisi belediyeleri, tabelalara, Türkçenin yanında Arapça mı yazdırmaya başladı, “Yetmedi, farsça, İbranice de ve Hinduca da yazdırın” diyeceğim.
Yani, iktidarın her uygulamasına, ülkenin salon sosyalistleri ve Doğu Perinçek gibi, ya da en milliyetçi olduğunu iddia eden parti ve lideri gibi, “Yetmez ama evet” demeyi deneyeceğim.
Makbul olmanın yolu sanırım böyle biri olmaktan geçiyor
Tabi mesleki ahlakım, vicdanım, toplumsal sorumluluğum buna izin verir mi bilmiyorum, ama kendilerine yaşatılan her türlü ezaya rağmen hala yüzde 30’un üzerinde bir kitle bu iktidara oy ve destek veriyor ise;
Vardır bir bildikleri..