Türkiye de siyasi partilerin taban hareketleri dahilinde nerdeyse üst düzey tüm yönetim ve idari kadrolarına kadar yaşanan uslup ve iletişim sorunu ile ilgili bir sorunumu var !
Siyasetin ne olduğu ile ilgili olarak başlamak istiyorum öncelikle...
Demokritos denilen bir yunanlının sahibi olduğu evin ve bahçenin çevresini çit ile çevirerek burası benimdir demesi ile başlayan demokrasi eylemi,sahibi olduğumuz haklara sahip çıkma yetisi ile pekişmiştir. 17. yy da jj. Russo ile bildirilen insak hakları bildirimi 19.yy başlarında ki sosyalizm eylemleri ile de pekişti. Elbette Zabata nın emekçi devrimi kırsalda yahut bolivar devrimi gibi yakın zamanlarda başlayan bir çok eylemde mevcut. Ancak burda baz almamız gereken konu demokrasi ! Demokrasi siyaseti doğuran ilk fikirdir. Siyaset aslında demokrasi ile belirlenmiş haklarını aramanın bir yöntemidir !
Ancak bunu toplumuza anlatmak yerine siyasi partilerin sizin yerinize ben arıyacam demesi ve bunu bir marifet gibi meydanlarda gırtlak patlatarak anlatmasından daha saçma ne olabilir !!! İşte rahatsız olduğum Sorunum var demek istediğim konu tamda bu ! kürsülerden sizin yerinize hakkınızı ben arıycam sizi bilmem şu sorunlardan kurtaracam demek ne demek !?
şimdi bunu irdeleyelim mi?
Teokrasiyi monarşiyi red etmiş toplumlarda sosyal devlet anlayışı mevcuttur. biz bu sosyal devlet kelimesini de asla anlamadık toplum olarak ve anlatamadık bu da başlı başına çok büyük bir tartışma konusu ancak sosyal devlet tanımını basit olarak anlatmak gerekirse sosyal hayatın gelişimini ve devamlılığını kanunlar ile koruyan sınırlayan bir kavramdır. Bu kavramlar etik ahlaki değerleri de aslında kontrol altına alır almalıda. yine aynı şekilde ekonomik konularda da yine insanların hakkını koruyan kavramın devlet olması gerekmektedir ! İnsan haklarında bildirilen fikir düşünce özgürlüğü, eğitim hakkı, sağlık hizmetleri gibi. Yani demokritos un sadece evinin etrafını çevirmediğini de burdan anlayoruz ! Demokrasi nin aslında bizim yaşama hakkımızın her alanda legal olarak korunmansının en büyük gücü sosyal devlet anlayısıdır! dilersek buna demokratik devlet de diyebiliriz. size komik gelecek biliyorum ama Türkiye Cumhuriyeti Demokrasi ile yönetiliyor biliyormuydunuz :))
Gel Gelelim ki henüz Sosyal devlet ve Demokrasi ile yönetilen ülkemizde devletin ve demokrasinin siyasi iktidarların tekelinde olduğunu devlet ile hükümet kavramları arasında ki kavramın yok edildiği bir sitem kurulmuştur.
Hükümetlerin tek görevinin sosyal devletin ilerleyen çarklarının periyodik bakımlarını yapmak onun validasyon çalışmalarını takip etmek ve üretkenliğini sağlamaktır! bunun dışında yapacağı her fiil meclis içerisinde sadece toplumun anlık reaksiyonlarını cevaplamak adına olmalıdır.
Ve işte konunun en başında da kast ettiğim gibi siyasetçiler ( ülkemizin Sosyal Devlet Yapısını Korumak ile gönüllü olanlar ) meydanlarda kürsülerde söylemesi gereken şu olmalıdır ! sizlerin Sosyal devlet anlayış içerisinde kesinlikle haklarınızı gasp etmiycez ve Sosyal devlet anlayışı neyi gerektiriyor ise onu yerine getirip bu çarkın düzgün adil bir şekilde ilerlemesine çaba harcayağız demeleri gerekmektedir.
Ama gel gelelim ki ! mevcut hükemtin böyle bir talebi yok anlaşılan.
Yerine gelecek olan hükümetin ise o kadar çok işe var ki !
Öncelikle 1923 Anayasamızda değişmez maddelerimizden biri olan Cumhuriyet ve Demokrasi Olan devlet anlayışını yeniden inşa etmesi gerekmektedir !!
siyasetçilerin daha reel konular üzerinde konuşmalarını bunları halkımıza daha somut ve nesnetli bir şekilde anlatmaya devam etmeliler. Yorulmadan bıkmadan !!

Dip Not: bizim partimizin kırsalda siyasetçilerin sosyal medya kullanan çok değerli bilgi birikim paylaşımı yapanlar dışında şahsi egolarını ve dedikolarından ziyadesi ile bıktık. siyaset konuşalım derken çok yanış anladılar bizi galiba :)