gaziantep escort
Bugun...


Üstün Tuncer

facebook-paylas
GAZETELER VE GAZETECİLİK ÜZERİNE..
Tarih: 29-01-2021 17:09:00 Güncelleme: 29-01-2021 17:09:00


Son günlerde kafalar karışık. 
İki gurup oluştu. 
“Yazılı Basın yok oluyor, teknolojiye yenik düştü” diyenler, bir tarafta, 
“Sosyal Medya öne geçti. İnternet gazeteciliği hızla gelişiyor, yazılı basını eritiyor” diyenler diğer tarafta.. 
Basında yeni bir tartışmanın fitili ateşlendi.  

Bazı arkadaşlarım “Gazeteciliğin ölümü” başlıklı yazılar kaleme alıyor.  
Şehrin valisi bile, “Yakında gazetelerin kapısına kilit vurulur” diyebiliyor. 
Görevleri, basını ve gazeteciliği desteklemek, güçlendirmek olan kurumlar bile gelişen hızlı teknoloji karşısında şaşkın, “Gazetecilik ve Gazeteler” üzerine fikir yürütüyorlar. 

Bu düşüncelerin çoğuna katılıyorum. Farklı düşündüğüm tek satırı, hemen hemen tek kelimesi  yok gibi.
Gazeteciliğin öldüğü falan yok. 
Gazeteler de ölmüyor..
Aksine, giderek daha da güçleniyor. Sadece, dürüst, gerçekleri yazan gazetecilere olan ihtiyaç artıyor. 
Yearel gazeteler, bulundukları yörenin sesi, kulağı ve gözüdür. Geleceğe ışık tutan, kentlerin tarihi ve hafızasıdır. Kimse, gazetelerin önemini küçümseyemez. 
Ne demişler, “Söz uçar gider, yazı baki kalır..”

Gazeteciliği öldüren, gazetecileri ve mesleğimizi ahtapotun kolları gibi sararak aramıza sızan  sistemin adamlarıdır 

Gazetecilik mesleğinin kutsiyetini kavrayamayan, ancak onun gücünü fark edip, körü körüne bağlandıkları düşünceleri egemen kılmak için yola çıkmış, çıkar çevrelerinin sesi olmuş, karanlık güçlerden beslenen gazeteci kisvesi altında saklanan bir gurup var. 

Bu insanları ayrı tutuyorum. Mesleği benimseyen özümseyen insanlar tarafından,” Meslektaş” olarak bile kabul edilmediklerine dikkatinizi çekmek isterim.  

Görevleri icabı, allanıp pullanıp sahneye sürülüyor, önce parlıyor, sonra,  kayan bir yıldız gibi kaybolup gidiyorlar. 

Bunlar, mesleğin ne etik değerlerini, ne kamu vicdanını, ne milli ve manevi duygu ve düşüncelerimizi, ne geleneklerimizi, ne gerçeği, doğruyu arıyor, ne de bir başka değeri sayıyorlar,  halkın sorunlarından, görev anlayışı ve sorumluluktan uzak bir dünyada yaşıyorlar. 

Tek amaçları,  hedeflerine ulaşabilmek için her yolu “Mubah” sayıp yola devam etmek, çıkar  guruplarına hizmet ederek çıkar elde etmek, ülkemizin yoksullaşmasına, fakirleşmesine, insanlarımızın işsiz- aşsız kalmasına göz yumarak daha da zengin olmak. 

Ülkemizi ve insanlarımızı çaresizliğe yoksulluğa mahkum ederek bilinmeyen bir maceraya doğru sürüklemektir. 

Dünya’da büyük bir değişim süreci yaşanıyor.  
Bu sürecin en çok etkilediği sektörlerin başında basın sektörü yer almaktadır. 
Teknolojide yaşanan hızlı ve olağanüstü değişim, yazılı basını geride bırakıyor gibi görünüyor olsa bile, yazılı basın etkisi ve gücü ile her zaman önde olmaya devam edecektir.  

“Teknoloji gazetecilik mesleğini bitiriyor” gibi söylem ve düşünceler giderek yaygınlaşıyor. Aslında, gazetecilik daha da gelişiyor ve güçleniyor. 

Gazetecilik, her zaman yaşayacak ve daima hayatımızda olacaktır. 
Değişen sadece mecralardır.  
Dün, haber ve bilgileri yazılı basın organlarından, bugün sanal medyadan alıyoruz.  Bu mecralarda yer alan haberler bir gazetecilik faaliyeti sonrası ortaya çıkmış ürünlerdir ve bu ürünleri ortaya çıkaran yine gazetecilerdir. 

Dolayısıyla, gazetecilik ve gazetecilik faaliyetleri devam edecek, toplum, güvenilir, doğru ve gerçek haberi, bilgiyi, belgeyi yine gazetecilerden öğrenecektir. 

Mecra, bir gazete, bir TV kuruluşu, bir radyo istasyonu,  instagram, facebook veya twitter olsun, sonuçta size ulaşan her şey bir gazetecilik faaliyetinin ürünüdür ve bir gazetecinin emeği alın teri vardır. 

Bu arada, yurttaş gazeteciliği gibi bir terim hayatımıza girdi. Vatandaş, sokakta gördüğü, yaşadığı yahut duyduğu bir şeyi kontrol etmeksizin, gerçekçiliğini öğrenmeden sanal medya üzerinden paylaşmakta ve duyurmaktadır. 

Maalesef, internet medyası dediğimiz bu mecra kontrolsüz bir şekilde yayın hayatını sürdürüyor.  
Gazeteci, bir haberin doğruluğunu kontrol etmeden, yetkili ve ilgili kurumlara doğrulatmadan bir haberi servis etmez. 
Gazetecinin, kamuoyuna karşı görevleri ve sorumlulukları vardır. 
Gazeteci bu bilinç içinde hareket eder ve kamuoyuna en doğru en gerçek haberleri ulaştırmayı amaçlar. 
Sanal medyada bu ilkeleri bulmak, bugünlerde maalesef mümkün değildir.  
İnternet üzerinden yapılan yayıncılığın sakıncaları sayılamayacak kadar çoktur. 
Bu sakıncaları ortadan kaldırmak için gerekli düzenlemelerin yapılması, özel hayatın, kişisel hak ve özgürlüklerin, toplumsal yapının ve demokrasi kurallarının korunması kaçınılmazdır. 

Ancak, medyayı kontrol altında alma adına yapılacak gelişi güzel düzenlemeler,  totaliter baskı rejimlerinde olduğu gibi insan haklarını ayaklar altına alır, özgürlükleri yok eder, demokratik işleyişi felce uğratır.  

Peki, bu iletişim mecrasının hiç mi faydası yoktur? 
Tabi ki vardır. Hızlı iletişim sağlaması, çok geniş kitlelere anında ulaşabilmesi gibi bazı diğer özellikleri ile ön plana çıkmaktadır. 
ABD’de deprem etkisi yaratan George Floyd olayını hatırlarsınız. 
25 Mayıs 220 tarihinde akşam saatlerinde Mineapolis’te 20 ABD Doları sahte banknot ihbarı ile hareket eden polislerden biri olan beyaz polis Derek Shauvin, kelepçeli şekilde yere yatırdığı şüpheli Afro ABD’li George Floyd’un boğazına 8 dakika 46 saniye süresince basar. “Boğuluyorum. Nefes alamıyorum. Ölmek üzereyim” diye feryat eden Floyd’un çığlıklarını duymayan polisin bu davranışı bir ABD’linin cep telefonu ile çektiği görüntülerin yayınlanması ile ortaya çıktı.  Irkçılığa ve ayrımcılığa karşı bütün dünya ayağa kalktı. 
Eğer, bu olayı bir vatandaş görüntülememiş, interneti kullanmamış olsaydı, bu olay belki de kapanıp gidecek, bu vahşi insanlık dışı davranışı kimseler duymayacaktı. 

Evet, teknoloji bizi sürüklüyor. 
Ama, insanların ruhundaki gazetecilik ve gerçeği arama, doğru ve gerçek bilgiyi bulup paylaşma duygusu giderek daha da artıyor. 

Dünya’da bugün, “Neo-Liberalizm” veya ”Vahşi Kapitalizm” adını verdiğimiz bir sistem uygulanıyor.

Bu anlayış içinde, geleneksel değerlerimiz, ahlak ilkeleri, toplumsal yapıları, inançlar hepsi teker teker yok ediliyor. 

Ve. Ne yazık ki, gazetecilikte bu hızlı değişim sürecinin etkisi altında yeniden yapılanıyor, şekilleniyor, değerlerini kaybediyor. 

Gazetecilik anlayışından giderek uzaklaşıp, ne olduğu bilinmeyen, kazanmak ve önde olmak için her şeyin mubah sayıldığı bu kısır döngü içerisinde bizler de savrulup gidiyoruz. 

Oysa, söylediğim gibi, bizim mesleğimiz tüm insanlığa, doğaya,  çevreye, bitkilere,  hayvanlara, diğer canlılara ve tüm evrene karşı sorumludur. Gazetecilik, bu amaçla önemli görevler ve sorumluluk yüklenmiş kutsal ve vazgeçilmez bir meslektir. 

Günümüzde yaşanan dejenerasyon, maalesef  gazetecilik mesleğinde de yaşanmaktadır. 
Bütün kurumlarda olduğu gibi, bu sektörde de kötü örnekler vardır. 

Son yapılan araştırmalar göstermiştir ki, basına güven giderek azalmaktadır. 
Gazetecilik, güvenilirlik endeksinde 54 meslek arasında sondan ikinci sıradadır. 

Bunun nedenlerini çok iyi irdelememiz araştırmamız gerekmektedir.  
Gazeteciler, kendi öz eleştirilerini yapmaz, temel ilkeleri üzerinde taviz vermeden yürüyemezlerse, bu güven daha da azalacaktır. 

Sonuç, halkın doğru bilgiye ve habere ulaşması güçleşecek, çağın gereklerinden uzaklaşacak, güç odakları, toplumları istedikleri gibi oluşturacak ve yöneteceklerdir. Demokrasi ve özgürlükler yok olacak, dünyada ki gelişmelerden, çağdaş ve modern toplum olmaktan uzaklaşacak ve kapalı bir toplum haline geleceğiz. 
Basın milletin özgür sesidir. 
Bu ses kısıldığı an, özgür ve demokratik toplumlardan söz edilemez. 

Kimse merak etmesin.
Gazetecilik mesleği önümüzdeki dönemlerde daha da güçlenecek, toplumların gerçek gazetecilere olan ihtiyacı daha da artacaktır. 
Tek dileğim, bu ihtiyacın hiçbir zaman doğmamış olmasıdır. 





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
Henüz anket oluşturulmamış.
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI