‘ İstanbul sözleşmesi yaşatır’. Sloganıyla toplumu yanlış yönde sokağa döken algı yönetimi
sözleşmenin satır arlarında bulunan gerçekler zemininden uzaktır. 2014 yılından bu yana yürürlükte
olan sözleşmenin, kadına yönelik şiddetin kadın cinayetlerinin azalmasına yol açmayıp tam tersi bir
durumda arttığı görülmektedir. Sorunun kökeninde ki nedenleri görüp çözümü için mücadele
edilmesi gerekmektedir.
Esas olarak kadını koruyan Milli Mevzuattır. Bu sözleşme bizim kültürümüze uymamaktadır.
Dışarıdan emperyalistlerin dayatmalarıyla kadın hakları korunamaz. Bizim medeni kanunlarımıza göre
korunması daha doğru bir tavırdır.
2018 yılında yayınlanan GREVİO (eylem uzman grubu) raporu ile sözleşmenin ana hatları ortaya
çıkmıştır. Ayağı ülke topraklarına basan her yurttaşın, bu raporda ki ifadeleri kabul etmesi mümkün
değildir. Şöyle ki; terörle mücadeleden rahatsız olan PKK ve FETÖ ile mücadelenin kadın
mücadelesine zarar verdiğini ifade eden, Türkiye’nin güneydoğusundaki terörle mücadele
operasyonları sırasında polisimizin ve askerimizi kadınlara şiddet uygulayan olarak gösterip iftiralarda
bulunan,kadına etnik kimlikler üzerinden bölen, kadın mücadelesi, insan hakları adı altında GREVİO
uzmanlar kurulunun hazırladığı raporlar aracılığıyla içişlerimize müdahale aracı olarak kullanılan
İstanbul Sözleşmesi , emperyalizmin toplumları dönüştürmek için kullanılan şekere bulanmış zehir
olarak karşımıza çıkmaktadır.
İstanbul sözleşmesi aynı zamanda LGBTT ( lezbiyen,gey, biseksüel, transseksüel veya travesti)
veya LGBTİ (lezbiyen,gey,biseksüel, transgender, intersex) LGBTTQ
(lezbiyen,gay,intersexgueer) şeklinde kullanılmaktadır. 1990’lardan itibaren kullanılmaya
başlayan “LGBT” eşcinsel hakları mücadelesinde çatı kelimedir. İşte İstanbul Sözleşmesi
hakları savunuculuğunda kadın hakları adı altında bizim kültürümüze uymayan bir
sözleşmedir. Batı emperyalistlerinin dayatmalarına izin verilmemelidir. İstanbul Sözleşmesi
bunlardan dolayı Türk Kültürüne uzak bir sözleşmedir. Asla kabul edilemez.
Atatürk bu konuda ,
“Milletin en çok da yöneticilerin artık durum düzeltmek, hayat bulmak, insan olmak için mutlaka
Avrupa dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine uygun yürütmek, bütün dersleri
Avrupa’dan almak gibi bir takım zihniyetler ortaya çıktı. Oysa hangi medeniyetlerde böyle istekler
vardır ki, yabancıların nasihatleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin? Tarih bir olay
kaybetmemiştir. Tarihte, böyle bir olay yaratmaya kalkışanlar, zehirli sonuçlarla karşılaşmaktadır. İşte
Türkiye’de bu yanlış zihniyetle sakat olan bazı yöneticiler yüzünden, her saat her gün her yüzyıl biraz
daha çok gerilemiş, daha çok düşmüştür”. Demektedir.
Türk kadını, Cumhuriyet hukuku ile yükselecek ve Cumhuriyetin kazanımlarıyla var olacaktır.
İstanbul sözleşmesi değil Atatürk Devrimleri kadını yaşatacaktır.
Zeki Ok