Yıllardır Çin Uygur Türklerine işkence ve baskı yapıyor diye başlarında Amerikan Emperyalizmi olmak üzere
aynı zamanda Amerika’ya bel bağlamış içimizdeki biatcılar elbirliği ile her yerde yanlış olan propagandalar
yapmaktadırlar. Çin hükümeti bizdeki PKK terör örgütünü terör örgütü olarak görmektedir. Bizde devlet olarak
Türkistan İslam Partisi’ni terör örgütü olarak görmekteyiz. Şöyle ki: Doğu Türkistan İslam Hareketi, 1988’de
Çin’i bölmek amacıyla kuruldu. Suriye’ye taşınınca adını Türkistan İslam Partisi (TİP) olarak değiştirdi. 2002 den
beri Birleşmiş Milletler’in terör örgütleri listesinde dir. Aynı zamanda Bakanlar Kurulumuzun 2 Mart 2018 tarihli
kararında da “DEAŞ ve EL KAİDE bağlantılı kuruluş” başlığı altında gösteriliyor. Zaman zaman Heyet’ül Tahrir
Şam’la birlikte hareket eden örgütün lideri Abdul Haq El Kaide’nin Şura konseyi üyesi. Örgüt sık sık M4
Karayolundaki Türk-Rus ortak askeri devrelerine saldırmaktadır.
Nasıl ki, Çin Hükümeti PKK terör örgütüne ülkelerinde örgütlenmelerine, propoganda ve gösterilerine izin
vermiyorlarsa Bizimde bu anlayışla terör örgütü olarak gördüğümüz TİP’e izin vermemeliyiz. Ne yazık ki kayseri
ilimizde gün geçmiyor ki TİP elemanları Cumhuriyet Meydanımızda “ Çin, Uygur Türklerine baskı ve işkence
yapılıyor” diyerek imza toplamaya çalışıyorlar. Bakanlar kurulumuzun terör örgütü olarak gördüğü bu yapılara
Kayseri valiliği ve emniyet müdürlüğü gösteri ve propaganda izni vermemelidir.
TİP’ İN YALANLARI VE GERÇEKLER
ABDURRAŞİD’in konuşmasında ki “Sinciang’da insanlar zorunlu çalıştırılıyor”, Uygur çocukları zorla yatılı
okullara gönderiliyor”, ‘ kaybolmuş aileler’ gibi iddialar bir çok kez çürütüldü. Zorunlu çalışma iddiaları,
Amerikan silah satıcıları tarafından finanse edilen Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü tarafından hazırlandı.
Oysa 2018’den bu yana 151 bin yoksul aileye iş olanağı sağlandı. Yatılı okullar, evi uzakta olanlar için. Hepsine
ücretsiz yurt ve yemek sağlanıyor. Yatılı kalma hakkı ailelerin inisiyatifinde. ‘yakınlarımıza ulaşamıyoruz’
diyenlerin iddialarının asılsız olduğu ortaya çıkmıştır.
Abdurraşid’in iddiaları bir çok Çin’li yetkililer tarafından belgeleriyle yalanlanmıştır. Çin İstanbul
Başkonsolosluğu’nun internet sitesinde yer alan gerçekler şöyle;
İddia; Sinciang’da etnik azınlıklara karşı toplu zorunlu çalıştırma gerçekleşiyor.

Gerçek: Bir ABD haber sitesi olan Grayzone’ye göre, zorunlu çalıştırma hikayeleri aslında ABD ve Avustralya’dan
Çin karşıtı güçler tarafından düzenlenen bir PR saldırısıydı. Hikayeler uzun zamandır ABD hükümeti ve Amerikan
silah satıcıları tarafından finanse edilen Avustralya Stratejik Enstitüsü (ASP) tarafından hazırlandı. Enstitünün
hiçbir güvenirliği yoktur. Sinciag’daki etnik azınlık işçileri, ülkenin işgücünün bir parçasıdır. Onlar yasaların ön
gördüğü şekilde çalışma, iş sözleşmesi imzalama, işçilik ücretlerini alma, dinlenme ve tatil alma hakkı, iş
güvenliği ve sağlığı haklarına ve sosyal sigorta ve refahtan yararlanma haklarına sahiptirler. Mesleklerini seçme
özgürlüklerine sahiptir. Kişisel özgürlükleri hiçbir zaman kısıtlanmamıştır.
Yoksulluktan kurtuldular.
İddia: Yurtdışındaki Uygurların Sinciag’daki ‘Aileleri ile temaslarını kaybettiklerini’ veya ‘Kaybolmuş aileleri’ ve
‘Arkadaşları’ hakkında söylentiler var.
Gerçek; Uygurlar olmak üzere tüm etnik grupların seyahat özgürlükleri ve yurt dışındaki akrabaları arasındaki
iletişim hiçbir zaman kısıtlanmamıştır. İlgili birimler tarafından yapılan araştırmalar sonucunda Yurt dışındaki
‘Doğu Türkistan’ unsurları tarafından ileri sürülen sözde ‘iletişim kesilmiş’ şahısların bir kısmının toplumda
normal bir şekilde yaşamlarını sürdürdükleri geri kalanların ise uydurma oldugu ortaya çıktı.
2020 Şubat ayında BM insan hakları konseyinin oturumunda ‘Dünya Uygur Kurultayı’ Cenevre Palais de
Nations’un önünde kırık sandalye meydanında sözde ‘Çin hükümeti tarafından zulüm uygulanan Uygurlar’
hakkında bir dizi fotoğraf sergiledi. Ama bu fotoğrafların asılsız olduğu, sadece toplumda normal hayatlarını
sürdüren Uygur memurların ve sıradan halkın fotoğrafları olduğu ve kişisel bilgilerin ayrılıkçı gruplar tarafından
çalındığı ve söylenti yaymak için kullanıldığı ortaya çıktı.
Bu iddiaları çoğaltmak mümkün. Araştırılmadan bizim bazı parti genel başkanları bu terör örgütü olan TİP’in
yalanlarına ortak olmaktadırlar. Bu tutum Çin devleti ile bizim devletimizin arasını açmaktan başka neye yarar.
Bu terör örgütünün Hamiliğine üstlenenler var.
Ayrılıkçı Uygur iddialarının Türkiye’de Hamiliğine üstlenen İyi Parti’nin çalışmaları devam ediyor. Daha önce
ayrılıkçı iddiaların Türkiye’deki ele başı Doğu Türkistan Kültür Yardımlaşma Dayanışma Derneği başkanı Seyit
Tümtürk ile sık sık bir araya gelen ortak mitingler düzenleyen ABD’ye istihbarat hizmetleri veren ve NED

tarafından fonlanan Rushan Abbas ile görüşen, TBMM’de ayrılıkçı Uygur iddiaları üzerine önergeler veren İyi
Parti bu iddialarını şimdi de TBMM kürsüsüne taşımış oldu.
İyi Parti Genel başkanı Meral Akşener,Partisinin grup toplantısında bir Uygur’u kürsüye çıkartarak CIA
yalanlarını tekrarlattı. Ve Meclis kürsüsünden kışkırtıcı faaliyetlerde bulundu.Akşener’in bu tutumu Çin’e karşı
mücadelenin gündeminin ilk sırasına koyan BİDEN yönetimine göz kırpma olarak değerlendirilmektedir.
Türk İslam Partisi, El Kaide,HTŞ ve PKK ile müttefiktir.TİP 2011’de Suriye’de başlayan çatışma sürecinde
Bölgeye taşınan örgüt,2016’daki Fırat kalkanı harekatında PKK ve İŞİD ile birlikte Mehmetçiğe kurşun sıktı.O
çatışmada 67 askerimiz şehit olmuştur.
Kürsüye çıkartılan Nursiman GÜL Abdurraşid, CIA’nın Uygur yalanlarının sosyal medyada ki dağıtıcılarından
olan Emre Uslu gibi firari FETÖ’cü isimlerin ilgi gösterdiği Aslan Hidayet’in programlarına konuk olmasıyla dikkat
çekti. Abdurraş’in Komünizm Kurbanları Vakfı üyesi olan Andrian Zenz’in defalarca çürütülmüş yalanlarını
tekrarladı.
Bizim valilik ve EMNİYET Müdürlüğümüz Devletimizin Terör örgütü olarak tanıdığı Türk İslam Parti’sine gösteri
ve propaganda izni vermemelidir. Aksi halde bu tür kara propagandalar Çin devleti ile Türkiye Cumhuriyeti
devleti arasında ilişkilerin bozulmasına neden olur.
Zeki ok