Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısında, son zamanlarda yaşanan sel, orman yangını, deprem gibi afet olaylarını, Konya’da bir ailenin 7 ferdinin katledilmesini, Azra Gülendam Haytaoğlu cinayetini gündemine aldı. 

Konya’da aynı aileden 7 kişi hunharca katledildiğini hatırlatan Karamollaoğlu, “Bize düşen, millet olarak provokasyonlara ve tuzaklara karşı uyanık ve tedbirli olmaktır” dedi. 

Karamollaoğlu, Antalya'da yaşanan Azra Gülendam Haytaoğlu cinayetine ilişkin de “Kadına karşı olanlar başta olmak üzere her türlü şiddetin ve özellikle kadın cinayetlerinin son bulması için artık etkili ve somut adımlar atılmalıdır. Emin olun; tereddüt olmayan, katliamı yaptığı kesin olarak bilinen konularda idamın yeniden getirilmesi bile gündeme alınmalıdır. AB ve ABD ile bizi karıştırmamaları gerek. ABD’de son kararı jüri belirler ve bazı deliller üzerinden gidildiği için yanlış şekilde idam cezası veriliyor buna rağmen idam cezası hala var” ifadelerini kullandı. 

“Allah, akıl fikir versin”

Yaklaşık 10 gündür Türkiye’nin farklı bölgelerinde çıkan yangınları hatırlatarak “Ciğerlerimiz yanıyor” diyen Karamollaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Gün, yaralarımızı hızla sarma günüdür. Gün, birlik ve beraberlik içerisinde hareket etme günüdür. Bu hassasiyetimiz nedeniyle ‘İnsanlar keşke evim yansaydı diyecek” şeklinde açıklama yapanları da işini zamanında yapmayıp şimdi ‘Gerekirse uzay aracı alırız’ diye hamasi nutuklar atanları da düğüne giden kayyumları ve bütün bu aymazlıkları da milletimizin vicdanına havale ediyoruz. Tüm bunlara diyecek şey çok da; birincisi anlamazlar. İki, gün o gün değil... Hani şair diyor ya; ‘Demedim dilimin ucuna gelen her ne ise…’ Bu cümle, bütün bu aymazlıklara karşı bizlerin ve insanımızın hissiyatını anlatmaya yeter zannediyorum.”

Çıkan yangınlarda ihmal veya kasıt olup olmadığının tüm yönleriyle aydınlatılması gerektiğini ifade eden Karamollaoğlu, şunları kaydetti:

“Ayrıca ciğerlerimizi yakan bu yangınlardan sonra yetersizlik ve becerisizlikleri uzun uzadıya tartışacağız elbette ve tartışmalıyız da. Çünkü insanımızın zihninde çok soru işaretleri oluştu; bunların hepsi ilgilileri tarafından açık ve net bir şekilde cevaplandırılmalıdır. Bugün maalesef; afet öncesinde hazırlıksız, afet anında ise telaşlı bir yönetimle karşı karşıyayız. Ve keşke bu telaş, sadece afetle mücadelenin telaşı olsa… Maalesef bu telaş da başka bir özellik öne çıkıyor... Her zaman olduğu gibi birileri afet zamanlarında da yine afeti kontrol etmekten daha çok algıları yönetmenin telaşındalar.

Ne yazık ki basına da ambargo uygulanıyor şimdi işin garip tarafı RTÜK hem yetkililere hem de şahıslara bu işi gündeme getirmeyin diye mektup yazıyor, birileri açıklama yapınca da azarlıyor. Biz nerede yaşıyoruz, Rusya’da bile böyle bir baskı yok!

Birtakım medya organları ise hala manşetler atıyorlar; neymiş yangınla mücadelede dünyaya örnek olduk! Allah, akıl fikir versin!

Afet öncesinde tartışılacak şeyleri, afet anında tartışıyorlar. Uçak mı avantajlı, helikopter mi? Yangın almış başını gidiyor, bunlar açıklama yapıyor; efendim aslında, helikopter kullanmamız daha avantajlıymış da uçaklar şöyleymiş de biz aslında gayet iyi durumdaymışız da… Akdeniz ülkelerinin tamamının yangın filolarında helikopterin yanında uçak envanteri de var. 2002 yılında ülkemizin yangın söndürme uçağı sayısı bile 19! Bu veriler ortadayken hala uçakların olmayışına başka başka bahaneler üretmeyin, ayıptır!”

“Tayyip Bey’i uyarıyorum”

Kazalar ve afetlerin meydana geldikten sonra başa çıkılacak şeyler olmadığını, önceden hazırlıklı olmak ve tedbir almak gerektiğini belirten Karamollaoğlu, “Biz iktidarda bu temkinliliği görmüyoruz. Hoyrat ve hırçınlar! Meselelere giderayak ne koparırsak kar diye bakıyorlar. Bu yanlış tutum ve davranışlardan artık vazgeçilmelidir” dedi. 

“Tayyip Bey'i Uyarıyorum” diyen Karamollaoğlu, şöyle konuştu:

“Bakınız; bu ülkenin vatandaşları ne istiyor, ne talep ediyor? Ülkemizin ormanlarını korumak için yeterli ve etkili bir filo kurulsun istiyor. Adalet olmayınca, hesap verme olmayınca makam sahiplerine filo kurmaktan yangınla mücadele filosu kuramıyoruz. İnsanlar buna itiraz ediyor işte! 

Bir başka hadise; Sayın Cumhurbaşkanı afet bölgesine gidiyor, millete çay fırlatıyor. Ben bunu doğru bir tavır olarak görmüyorum, hakikaten Sayın Cumhurbaşkanının etrafında bu tavsiyelerde bulunanlar varsa Sayın Cumhurbaşkanı bunu bir daha gözden geçirmelidir.

Yangınla mücadelede hayatını kaybeden bir kardeşimizin ailesine taziyede bulunmak yerine, aileyi kendi yanına getirtiyor. İnsanlar bu tutum ve davranışlara itiraz ediyor işte! Liyakat ve adalet bir yana, bu arkadaşların en başta bir nezaket problemi var. Tayyip Bey’e sizlerin huzurunda bir ikazda bulunmak istiyorum. Kimse kendisini uyarma cesaretinde bulunamıyorsa, buradan ben uyarıyorum; yapmayın!”