Tweet |
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun “Bugün içinde bulunduğumuz Coronavirüs krizi, CHP’nin yerel yönetimlerde israfı engelleme ve kaynakları etkin kullanma uygulamasının değerini bir kez daha gösterdi” dedi. Torun, “Saray, halkı koruyacak tedbir alamıyor çünkü kamunun parasını yiyip bitirdiler. Onlar halka akıl veriyor, biz ise destek” diye konuştu.
CHP Yerel Yönetimler Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti:
“Coronavirüs krizinde hükümetin açıkladığı tedbir paketleri ihtiyacı karşılamaktan çok uzak. Saray, salgının yayılmasını engelleyecek sokağa çıkışı sınırlandırma tedbirlerini vaktinde alamadı. Çünkü parası yok. Çünkü kaynaklar gösterişli saraylara, kimsenin geçmediği yollara ve köprülere, hiç ihtiyacımız olmayan bir havaalanına harcandı. İktidar, halkın bütün kaynaklarını buralara harcadığı için bugün topluma evde otur, seni mağdur etmeyeceğim, işsiz bırakmayacağım, maaşını ben ödeyeceğim, elektriğini suyunu bedava vereceğim diyemiyor. Saray geçmişteki akılsız, büyük, devasa maliyetli projelerini sürdürmeye devam ediyor. Yurttaşlarımız işsizlik ve geçim kaygısı yaşarken saray yandaşı zengin edecek Kanal İstanbul peşinde.”
Seyit Torun, yerel seçimlerin üzerinden bir yıl geçmesi üzerine bir değerlendirmede de bulundu. Torun, “bir yıl önce 31 Mart 2019 Yerel Seçimlerini yaşamıştık. CHP adayları her yerde israfı durdurma, kaynakları adil ve etkili kullanma sözleri verdi. Halk, Türkiye’nin en büyük şehirlerinde yönetimleri bize teslim etti. Şimdi hepimiz, belediyelerimizin değişim umudunun adresi olduğunu görüyor. Zor gününde belediyelerimiz halkın yanında” diye konuştu.
Torun, Coronavirüs salgını dolayısıyla CHP’li belediyelerdeki bazı uygulamaları da hatırlattı:
“İçinden geçtiğimiz zor günlerde de başkanlarımız, halkı yalnız bırakmamak için ellerinden geleni yapıyor. İktidar halka dalga geçer gibi kendi OHAL’ini ilan et deyip kenara çekildi. Belediye Başkanlarımız salgınla mücadele için, hem de salgının yarattığı mağduriyetleri azaltmak için adımlar attılar. Vatandaşlara akıl veren değil, destek sağlayan bir tutum içinde davrandık. İşini kaybedene hükümet sahip çıkmıyor. Bizim belediyelerimizin kapısı işini aşını kaybedene açık. Belediyelerimiz salgın zamanında senin yükünü ben omuzluyorum. Paraysa para, yiyecekse yiyecek vereceğim dedi ve uygulama da başladı. Salgın nedeniyle işinden olan insanlara bir umut ışığı olduk.
Daha salgının ilk günlerinde su aboneliklerinde borçlardan dolayı kesinti olmayacağı duyuruldu. Aylık abonman kartlarının mevcut bakiyelerinin süreleri uzatıldı.
Covid-19 salgını karşısında, başta yaşlılar olmak üzere diğer dezavantajlı gruplara yönelik çalışmalar da önemliydi. 65+ yaş grubundan vatandaşlar için destek hatlarının kurulması, ihtiyaçlarının ve alışverişlerinin giderilmesi ve psiko-sosyal destekler sunulması gibi adımlar ilgiyle karşılandı.
CHP’li büyükşehir belediyeleri hem halk sağlığı hem de sağlık çalışanlarına yönelik çalışmalara da önem verdi. Belediyelerimiz sahra hastaneleri kuruyor. Belediyeler hastane ve aile sağlık merkezlerindeki eksikliklerin giderilmesine katkıda bulunmak üzere kendi imkanlarını kullanarak maske ve dezenfektan üretimine geçti. Bunun yanı sıra sağlık çalışanları ve eczane çalışanlarının hayatlarını kolaylaştırmak için toplu taşıma ve otopark hizmetlerinin ücretsiz hale getirdi ve sağlık çalışanlarının ailelerinden uzakta karantinaya girebilmelerini sağlamak için turizm sektörü ile iş birlikleri geliştirdi.
Zaten salgının başından beri hijyen konusunda alınan önlemleri, ulaşımdaki tedbirleri, sosyal mesafeyi uyguluyoruz. İhtiyaç sahibi kişiler için bağış kampanyaları başlatıldı. İhtiyaç sahiplerine gıda yardım paketleri dağıtıldı, dağıtılıyor. Belediyelerin mülklerinde kiracı olanların kiraları salgın sonuna kadar ertelendi. Birçok uygulamayı zaten kamuoyu biliyor.
Belediyelerin salgınla mücadele önlemleri kapsamında sokak hayvanlarını ve hayvan barınaklarını da unutmaması kamuoyunun dikkatini çekti.”
Torun sözlerini şöyle tamamladı:
“İnsanlık tarihinin en zor sınavlarından birinden geçiyoruz. Her ülke, her toplum, her şehir, her ev, hepimiz aynı riskle karşı karşıyayız. Koronavirüs insanlığı dil, din, ırk, millet, cinsiyet ayrıt etmeksizin tehdit ediyor. Virüsün tüm insanlık üzerindeki yıkıcı etkisi hayatlarımızın ne kadar da birbirine bağlı olduğunu, her birimizin diğeri için ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Virüs aynı zamanda sahip olduğumuz kıt kaynakları nasıl kullanmamız gerektiğini de öğretiyor. Virüs açıklık, demokrasi ve şeffaflığın, bilginin ne kadar zaruri bir ihtiyaç olduğunu da bize gösterdi. Virüs, demokrasinin ve parlamentonun da vazgeçilmez olduğunu bir kez daha gösterdi. Ben halkımızın sağlığı ve mutluluğu çalışan belediye başkanlarımıza, belediye çalışanlarımıza hem bugünlerdeki özverileri hem de bir yıllık çalışmaları için ayrı ayrı teşekkür ediyorum. “