CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Malatya’nın Arguvan ilçesinde gerçekleştirdiği ziyaretler sırasında basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Rusya’yla ateşkes, İdlib meselesi, ODA TV’nin kapatılması, tutuklanan gazeteciler ve TBMM’de yaşanan kavgaya dair konuşan Ağbaba, iktidarın iç ve dış politikasını sert biçimde eleştirdi.
“MESELEYİ ŞEHİTLERE GETİRMEMEK İÇİN NE KADAR YALAN VARSA SÖYLÜYORLAR”
Türkiye’nin adeta bir bataklığa saplandığını ve geçmiş dönemlerle kıyaslanamayacak ölçüde kötü bir durumda bulunduğunu belirten Ağbaba, 7’den 70’e tüm yurttaşların ekonomik krizin yarattığı yoksulluk ve işsizlikten etkilendiğini söyledi. Ağbaba, “Artık öyle bir duruma geldik ki insanlarımız toplu olarak intihar ediyor. İçeride yoksulluk, işsizlik ve açlıkla mücadele ederken, dışarıda da her geçen gün ne yazık ki daha itibarsız bir Türkiye imajı oluşuyor. ‘Değerli Yalnızlık’ şiarıyla başladıkları yolda, nefret dolu gözlerle bakılan değersiz ve yalnız bir Türkiye imajı yaratmayı başardılar. Bir gün ABD ile, bir gün Rusya’yla dost oluyoruz ve bu iki ülke arasında pinpon topu gibi gidip geliyoruz. Düne kadar mülteci meselesinde Türkiye’yi takdir eden ülkeler, AKP’nin, mültecileri siyasi şantaj malzemesi olarak gördüğünü de son bir haftada anladılar. AKP bu konuda da insan haklarını hiçe sayan bir konumda durduğunu açık ederek bir kez daha Türkiye’yi itibarsızlaştırmayı başardı.” ifadelerini kullandı.
“AKP’NİN DIŞ POLİTİKASI TÜRKİYE’NİN ONURUNU DA ŞEREFİNİ DE KİRLETMİŞTİR”
İktidarın Suriye politikasını da sert biçimde eleştiren Ağbaba, Suriye meselesinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin haklı çıktığını belirtti. Ağbaba şöyle konuştu: “2011 yılında ilk grup toplantısında Genel Başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu açıkça uyarmıştı. ‘Suriye’de ciddi bir iç karışıklık var; Türkiye bu karışıklığa müdahil olmamalıdır, aksi halde oradaki ateş Türkiye’ye de sıçrayacaktır.’ Demişti. Fakat Beyefendi, ‘Ben Ortadoğu’nun lideriyim. Emevi Camiinde namaz kılacağım’ diyerek Neo-Osmanlıcılıkla beslediği hayalleriyle hem Suriye’yi hem Türkiye’yi mahvetti hem de bölgedeki istikrarı yerle bir etti. Geçen hafta yaşadığımız felaket bir başka ülkede yaşansa bırakın bir bakanın istifa etmesini, tüm hükümet düşerdi. Hollanda’da bir kazadan dolayı iki asker ölüyor ve Hollanda Milli Savunma Bakanı istifa ediyor. Almanya’daki Milli Savunma Bakanı Afganistan’daki bir askerin ölümünden dolayı istifa ediyor. Türkiye’de 33 tane asker ölüyor ama tık yok. Uyardık ama dinletemedik. Kaç kez ‘İdlib’de ne işin var?’ dedik ama anlamadılar. 33 şehidimizin olduğu günden iki gün sonra ilk kez kameraların karşısına çıkıyor ve kuyruklu bir AKP yalanı olan ‘Gezi’de Camide içki içtiler.’ yalanını tekrar ediyor; espriler yapıyor, kahkahalar atıyor. Meseleyi şehitlere getirmemek için ne kadar yalan varsa konuşuyor, konu nihayetinde şehitlere gelince de ‘Bay Kemal’ demeye başlıyor.” Şehitlerimizden bahsedeceğine, Genel başkanımıza ‘alçak, şerefsiz ve vatan haini‘ diyerek hakaret ediyor ama kendisinden habersiz Suriye’de kuş uçmayan, şehitlerin asli sorulularından olan Rusya’nın ayağına tıpış tıpış gitmeye de devam ediyor. Sanki orada ölen şehitlerimizin sorumlusu ‘Bay Kemal’miş gibi ifadelerde bulunuyor. O bombaları Bay Kemal mi attı; o pisliğe Türkiye’yi Bay Kemal mi soktu, o fakir fukara asker çocuklarını Bay Kemal mi oraya gönderdi? 33 askerimizin ölümünden Rusya ve Suriye hükümetleri sorumludur ama Rusya’ya çıkıp da tek laf söyleyemiyorlar. Onun yerine Putin’in dizinin dibine gidip hazırolda duruyorlar. AKP’nin dış politikası Türkiye’nin onurunu da şerefini de kirletmiştir.” dedi.
“IŞİD ARTIĞI ÖSO’YU SAVUNMAK İÇİN TÜRKİYE’Yİ SURİYE BATAKLIĞINA SOKTULAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Şehitler tepesi boş kalmayacak.” Sözlerini de sert biçimde eleştiren Ağbaba, “IŞİD artığı ÖSO’yu savunmak için Türkiye’yi Suriye bataklığına sokanlar, ‘Şehitler tepesi boş kalmayacak’ edebiyatı yapmaya devam ediyorlar. Nedense şehitler tepesine sadece fakir fukaranın çocukları çıkıyor. O şehitlerin çıktığı evlere bakın; bir tane boyalı, kapısı penceresi sağlam ev bulamazsınız. Saraylarda oturanlarsa, o şehitlerin üzerinden politika yapmaya devam ediyorlar. O şehit tabutlarına ellerini koyarak politika yapıyorlar. Türkiye, derhal Suriye’den çıkmalı ve tez elden barışı savunmalıdır. ‘Yurtta barış; dünyada barış’ politikamıza acilen geri dönmeliyiz. Eğer bu politikayı en baştan savunsaydık son bir ayda 60’a yakın şehit vermez; 40 milyar doları mültecilere harcamazdık. Mülteci meselesinin çözülmesi için de tek çare, Suriye’de kalıcı barışın sağlanmasıdır.” ifadelerini kullandı.
“KAVGADAN YANA DEĞİLİZ AMA GÖZÜMÜZÜ DE BUDAKTAN SAKINMAYIZ”
Ağbaba ayrıca, TBMM Genel Kurulu’nda AKP ile CHP milletvekilleri arasında yaşanan gerilime dair de değerlendirmelerde bulundu. Ağbaba şöyle konuştu: “Erdoğan’ın, Genel Başkanımız hakkında söylediği sözler kendisine iade edilince bozuluyor. Sen Peygamber misin? Sen kutsal mısın? Sen de siyasetçisin, Kemal Kılıçdaroğlu da siyasetçi. Senin zoruna gidecek bir şeyi sen de başkasına söylemeyeceksin. Biz kavgadan yana değiliz ama herkes de şunu bilsin ki gözümüzü de budaktan sakınmayız. Bu ülkeye demokrasi gelmesi için de her türlü bedeli ödemeye hazırız.” dedi.
“ODA TV, MİT HABERİ YÜZÜNDEN DEĞİL; SARAY RAHATSIZ OLDUĞU İÇİN KAPATILDI”
CHP’li Ağbaba, Barış Terkoğlu, Hülya Kılınç ve Barış Pehlivan’ın tutuklanma kararı ve ODA TV’ye erişimin engellenmesi hakkında ise şu ifadeleri kullandı: “Bu tutuklamaların sebebi, FETÖ Borsası’na dair yazılardır; çocuk istismarıyla ilgili haberlerdir, bu pis işlerin içinde hangi milliyetçi grupların bulunduğunun açıklanmasıdır. Burada yaşanan süreç, iktidarın ipliğini pazara çıkaran yazarların susturulma çabasıdır. O onurlu gazeteciler cezaevine giderken bile ‘Betona gömülsek de doğruları söylemeye devam edeceğiz.’ dediler. Biz de bu sözü kendi sözümüzmüş gibi sahipleniyor ve tekrar ediyoruz: Biz de betona bile gömülsek, doğruları söylemeye devam edeceğiz.” şeklinde konuştu