Türkiye, AB’nin en saygın üyesi olacaktı.
G20 Ülkeleri arasında ilk 10’da yerimizi alacaktık.
Kopenhag Kriterlerinden 10 adım, Maascrih Kriterlerinden 100 adım önde bir ekonomik ve demokratik sistem kurulacaktı.
Kişi başına Milli Gelir 25 bin dolar olacaktı.
1 Dolar bir lira olacaktı.
Türk Lirası uluslar arası alanda reel para, dış borcu olmayan, sözü dinlenen, Türkiye’nin onayı ve bilgisi dışında yaprağın kıpırdamadığı güçlü bir hükümet olacaktı iktidarda.
Hans ve Helga eğitimde, Ali ile Ayşe’ye gıpta ile bakacaktı.
Dış Borcu olmadığı için IMF’nin parmakla gösterdiği bir ülke olacak, IMF’ye sıkıştığında borç para verecektik.
Musul ve Kerkük güzel ülkemin yeni vilayetleri olacaktı.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti AB’nin üyesi olarak Rum tarafından daha etkin hale gelecekti.
Dünya Devletlerinin gıda ve Sanayi ürünü satın almak için sıraya girdiği bir ülke olacaktık.
Bilişim sektöründe çağ atlayacak, dünya devleri kurduğumuz Slikon Vadisinde yatırım yapmak için birbiri ile yarışacaktı.
“Ey Ce Ha Pe istesen de istemesen de uzaya çıkacağız..” diyorduk.
Çocuklarımız, ‘yoksulluğun’ ne olduğunu Google’dan öğrenecekti. Yoksul kimse olmayacaktı ülkede.
Yerli uçağımız göklerde, yerli otomobillerimiz yollarda, uzaya gönderdiğimiz araştırmacılarımız uzayda fink atacaktı.
Üniversitelerimiz bilim yuvası olacak, dünyaya genç beyinlerle hakim olacak düzeye gelecektik.
Fikir ve Düşünce Hürriyeti konusundaki hassasiyetimize Avrupa hayranlıkla bakacaktı.
Demokrasi Köy ve Mahalle Muhtarlıklarından başlayacak, yerinde yönetim kurumsallaştırılacaktı.
Kısacası 2023’de Türkiye Dünyanın parlayan yıldızı, cazibe merkezi, zengin ve demokratik bir ülke olacaktı.
Ama şu dış güçler var ya dış güçler!
Bi rahat durmadılar ve Türkiye Trenini hep geriye doğru itip durdular.
Geldiğimiz nokta mı?
AB artık bizi aday ülke olarak bile kabul etmiyor.
Kurucusu olduğumuz Avrupa Konseyi’nden de atıldık, atılacağız.
G20 Ülkeleri arasından çıktık çıkacak durumdayız.
Demokraside Kopenhag Kriterleri, Ekonomide Maascrih kriterleri bizim için artık ütopya.
Kişi başına Milli Gelirde 15 yıl öncesinden daha acınası durumdayız.
1 Dolar, hükümetin koyduğu 2023 hedefinde bile, 1 lira değil tam 9 lira.
Dış Borç konusunda, rekorlar kırdık, borç faizi ödemek ve borç öteleyebilmek için kıvranıyor yönetenler.
Türkiye, Uluslar arası alanda Arap Ülkelerinin düşman bellediği, Çağdaş Demokratik Avrupa’nın acıyarak baktığı bir noktada, daha da önemlisi hiç dostumuz kalmadı.
Ülkeyi yönetenler gidecek dost ülke bırakmadığı için Cumhurbaşkanlığı uçak filosu pas tutmaya başladı, hareketsizlikten.
Pandemi yüzünden uzaktan eğitimde 3 küsur milyon öğrencimiz ınternete ulaşamıyor, 750 bin öğrencinin evinde televizyon yok, televizyon.
Allah var, uzay konusunda sözlerini tuttular, hepimiz gündüz mavi gökyüzünü, gece ise ay ışığının romantikliğinde uzayı seyretmemiz hala serbest.
Üniversitelerimiz işsiz ve cahil yetiştiren kurumlar hale getirildi.
Ege’den sonra Akdeniz’de Yunan ittifakı sayesinde dışlandık, yalnız kaldık.
Demokrasi için ilk adım kabul edilen Köy ve Mahalle Muhtarlıklarını bırakın, Belediyeler bile artık demokratik kurumlar olmaktan çıkarıldı, kayyumluk müessesesi işletiliyor.
Fikir ve Düşünce Hürriyeti’nde modern dünya değil, diktatörler bize gıptayla bakmaya başladı.
Kısacası 2023’e aylar kala Türkiye bırakın parlayan yıldız olmak, ekonomisi batak, insanları kısıtlı, adaleti güvenilmez, kamu yönetimi ‘İmzalarsak başımıza iş açar mıyız’ noktasında.
Sadece bu kadar mı?
Ekonomi Bakanı, “Beni doların artışı ilgilendirmiyor. İşin o tarafına bakmıyorum” diyor.
Sağlık Bakanı, “Tesli pozitif çıkan her covitliyi hasta saymıyoruz” diyeret tıp literatüründe onurlu! yerini aldı, kendisine beslenen güveni yerle bir etti.
Dışişleri Bakanı, Osmanlı döneminde imzalanan ve Türkiye’nin toprak kayıplarına neden olan anlaşmaları bile Atatürk ve İnönü’ye fatura etmek adına, Lozan’ı tartıştırıyor düşmanlarımıza.
Tarım Bakanı, “Türkiye Avrupa’nın tarım merkezi konumunda. Et fiyatları da Avrupa’dan daha ucuz” diyerek elin Almanının bile hayretten ağzını açık bıraktı.
Milli Eğitim Bakanı, uzaktan eğitim Eba’nın çöküşünü ‘Olumlu bir gelişme’ diye ilan etti.
Gariban ve Cahil kesime musallat edilen ‘Cin’i her mahallede türeyen din adamı kılıklı sahtekarlar temizlemeye, okumuş kesime musallat edilen ‘Dış Güçler’i de, efelenerek temizlemeye çalışıyor devr-i iktidar.
Bu arada, 2023 hedeflerinin hiç birini tutturamayacaklarını da anladılar, yeni hedef olarak önümüze 2071’i koydular.
Nasılsa 48 yıl sonrasına da kim öle, kim kala..