Evet her konuyu sor, sorgula..

Körü körüne kabullenmek, yönetenleri diktatörleştirir.

Gün gelir, ‘ama’ dediğinde bile hainlikle damgalanıp içeri atılırsın.

Başkalarının bağımsızlık ve hürriyet için ödedikleri bedelleri sorgulamakla başla.

Çünkü Gazi Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyet’i kurarken ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni oluştururken sen sorgulayasın, hesap sorasın diye kurdu.

Dün kutladık Cumhuriyetin 97. Yılını.

Ama buruktuk.

Halkın bayram coşkusunu yaşamasının önüne bile engeller konulmuştu.

Ellerde Türk Bayrağı, Yaşasın Cumhuriyet diye yürümeyi kamu düzeni açısından sakıncalı gören yöneticiler türemiş, türetilmişti güzel yurdumda..

Ya da Anıtkabir’de siyasi slogan atan.

Neden biliyor musun?

Sen, sana dayatılan her şeyi içine sindirip kabullendiğin için.

Oysa sen sorgulasaydın, yaşanır mıydı, bunca olumsuzluk..

Mesela sen deseydin, “Kardeşim bir yılda iğneden ipliğe, ekmekten yumurtaya, her şeyin fiyatı yüzde 50 artarken, bana neden yüzde 6 yıllık zammı uygun görüyorsun?” diye.

Ya da, “Ey iktidar, 18 yılda Milli Varlıklarımızın tamamını haraç-mezat sattınız. Üstüne üstlük iç ve dış borcumuzu beşe katladınız. Nereye gitti bu paralar?” diye çıksaydın seni uyutan siyasetçinin karşısına.

Yahut, “Elektrik üretip dağıtmak devletin asli görevidir. Kullanandan da bedelini tahsil etmek temel sorumluluğunuzdur. Ülkenin bir bölümünde elektrik faturası ödemeden, kaçak yollarla elektrik tüketen insan görünümlü yamyamları bulup ortaya çıkarmak de senin görevindir. Neden onun yaktığı elektriğin bedelini bana ödetiyorsun?” diye ortaya çıksaydın.

Hadi o da olmadı, sorsaydın iktidar edenlere;

“Yahu Türkiye 15 Temmuz gibi büyük bir badire atlattı. Bu tekke, tarikat, zaviye denen ve toplumu Allah ile aldatanların maskesini 15 Temmuz’da düşürdük. Ama hala kabinenizde, mecliste başka şeyhlerin, başka tarikatların merkezlerinde yetiştirilen, beyinleri alınmış insanlar cirit atıyor. Menzil Şeyhinin itirafları ortada. Taner Yıldız gibi, Recep Akdağ gibi, Fetö Reisinin dizinin dibinde fotoğraf çektiren İsmail Tamer gibi, Fetö’ye uçakla adam taşıyıp bol sıfırlı çek toplayan genel merkez yöneticileriniz gibi adamlara neden bu saatten sonra itibar ediyorsunuz” diye.

Hadi tüm bunlardan vazgeçtik.

Çocuğunun bitirdiği üniversiteye rağmen işsiz gezmesi, evladının öğretmen olmasına rağmen bir yere atanmaması, kimya mühendisi evladının taksi şoförlüğü, Kimya Mühendisi evladının kağıt toplaması da mı rahatsız etmiyor seni.

Tüm bunları atladık.

Kendini bilmez, çok uluslu trol patronunun Türk Milleti Temsilcisine gönderdiği sokak ağzı ile kaleme alınmış mektup bile incitmedi mi ulusal onurunu?

Ben sana bir şey diyeyim mi;

Eğer bütün bu yaşananlar, sana yaşatılanlar seni ilgilendirmiyor ise, Cumhuriyet ve Demokrasi’nin de senin için bir anlamı yoktur.

Zira sen, fertlik yerine kulluğu, özgür birey olmak yerine teba olmayı kabullenmişsin zaten.

Ama şunu da unutma.

Hala bu gün bu ülkede bağımsızlık diyen, demokrasi diyen, insan hakları diyen, üretim diyen, kalkınma diyen, istihdam diyen, lyakat diyen, sosyal kalkınma diyen, parasız eğitim diyen, parasız sağlık diyenler sayesinde kutlanıyor Cumhuriyet Bayramları.

İşte ondan Kurucu İradenin manevi huzurunda bir araya gelinmekten rahatsızlar.

Ama bilmedikleri bir şey var.

Unutturmaya çalıştıkları Milli Kahramanlarımıza yönelik hakaretler, yeni Milli Kahraman Adaylarının yetişmesine vesile oluyor.

Onlar Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğine el koyacak, ülkemi içine düşürüldüğü bu çıkmazdan vatan sevgisi ile, Milli Birlik ile, Bağımsızlık sevdası ile çekip çıkaracaktır.

İşte o zaman, ‘mahalle yanarken saçını tarayan’ın durumuna düşmek istemiyorsan, sen de uyan, sen de yaşananlara karşı veya yaşatılanların yanında ya da karşısında safını tut, safını belli et.

Zira, Büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutukta dikkat çektiği ‘gaflet ve dalalet’ dönemi tamamlandı.

Hıyanet dönemine son hızla gidiliyor.

Benden uyarması.

Ahmet ZORLU