Evin Reisi ve eşi Covit19 teşhisi ile hastaneye yatırıldı, çocuklar karantinada.
Anne, Cumartesi sabaha karşı vefat ediyor.
Baba ise yoğun bakımda.
Başka yakınları bulunmadığı, olanlar da sokağa çıkma yasağına takıldığı için, bacanak görev üstleniyor, ceza yemeyi göze alarak, cenaze işlemlerini başlatıyor.
Zira, cenaze konusunda sokağa çıkabilecekler birinci derece akrabalarla sınırlı, ama yok.
Büyükşehir Mezarlıklar Müdürlüğüne giderek işlemleri başlatıyor, cenazenin Erkilet’te toprağa verileceğini bildirince, Büyükşehir Belediyesi Yetkilileri, bölgenin Kocasinan Belediyesi sınırları içinde bulunduğunu belirterek, Kocasinan Mezarlık Şefliğinin telefonunu veriyorlar.
Şefi arıyorlar aldıkarı cevap, “İstiyorsanız size birkaç tül elbise verebiliriz başka yapacağımız bir şey yok” şeklinde oluyor.
Mezarlığa gidilerek bekçi aranıyor, ama bekçi-mekçi yok. Yani mezarını kendin açacaksın.
Açacaksın veya açtıracaksın ama;
Dışarda insan yok.
Kim açacak mezarı?
Belediye bir daha aranıyor, “Orasına biz karışmıyoruz..” cevabı.
Uzun bir telefon trafiği sonucu bir kişi bulunuyor, mezar açmaya o şahıs arkadaşını da alarak geliyor. Mezar açıldıktan sonra sıra cenazenin alınmasına geliyor.
Bacanak bu iş için de oğlunu ve oğlunun arkadaşını görevlendiriyor.
Hastane morguna gidiliyor, morgda da aynı sorumsuzluk, aynı ilgisizlik.
“Cenazeniz burada, yıkandı, kefenlendi, koruyucu naylona sarıldı” deniliyor.
İki genç güç bela cenazeyi tabuta koymaya çalışıyorlar, koruyucu naylon yırtılıyor, ama sonunda başarıyorlar ve kapıdaki cenaze aracına cenaze konuluyor.
Aynı araçta Erkilet Bölgesine gidecek başka cenazeler de olduğu için araç cenazeyi caminin önüne bırakıp ayrılıyor.
Cenaze Namazı kılındıktan sonra, mezarı açan 2 kişi, bacanak ve oğlu güç bela cenazeyi mezarın başına ulaştırıyorlar.
Bu sefer de cenazeyi mezara indirmek sorunu var.
Mezarı kazan kişi ve arkadaşı, “Allah rızası için biz indirelim” diyorlar.
Cenaze toprağa veriliyor.
Şu saatlerde, cenaze işlemleri için koşturan bacanak, oğlu ve oğlunun arkadaşı Covit Testi için hastanedeler.
Yaşadıkları sıkıntıyı ve karşılaştıkları ilgisizliği, Cumartesi günü Bacanak bana anlatıyor ve soruyor.
“Peki biz de olmasaydık bu cenaze morgda mı kalacaktı?”
Haklı.
Zira ölen hastanın ölüm raporunda “Bulaşıcı Hastalık” yazıyor.
Sağlık Müdürlüğünün bu cenazeye kimseyi yaklaştırmaması gerekmiyor muydu?
Hastane Morgundan sonrasına gerçekten karışılmıyor mu?
Ondan mı Covit Belası Kayseri’den bir türlü temizlenemiyor?
Ölen kadının üçüncü dereceden yakınları ve bu cenazeyi mezara indiren iki yurttaşa virüs bulaştı ise, bunun sorumlusu kim?
Gelelim Kocasinan Belediyesi’nin Cevval! yönetici ve görevlilerine.
Kocasinan Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğü Yönetmeliğinin f bendi diyor ki, “Cenaze ile ilgili gelen mezar yeri taleplerinin ve hizmet taleplerinin ( mezar kazma, gasilhane, cenaze nakil ve defin hizmetleri) yerine getirilmesini sağlamak”
Hadi yönetmeliği bir kenara koyalım.
Hangi yerel yönetim anlayışı, hangi vicdan böylesi zor zamanda bir cenaze için insana bu eziyeti reva görür?
Bu mu gönül belediyeciliği?
Üstelik, ölen kadının eşi tam 35 yıl Büyükşehir Belediyesi’ne memur ve yönetici olarak hizmet etmiş biri.
Dakika dakika takip ettiğim bu cenaze olayında İl Sağlık Müdürlüğü ve Kocasinan Belediyesi birinci derecede sorumluluklarını yerine getirmemiştir.
Demek ki, yönetmelik yayınlamak, kısıtlama uygulamak kolay da, böylesi zor zamanlarda kamunun, belediyelerin sorumluluklarını yerine getirmeleri gerekiyor.
Aslında burada, daha ayrıntılı ve isim isim bu skandalı yaşamak zorunda kalanları yazmak isterdim, ama çekindim.
Neden mi?
Cevval bir kamu görevlisi çıkıp, “Sokağa çıkma kısıtlamasını ihlal ettiniz" diye, bacanak, oğlu ve oğlunun arkadaşına ceza yazar diye.
Umarım, dilerim sorumlular bu skandalı inceler.
Sorumlu sorumsuzların da kulakları çekilir.
İhtimal vermesem de, bir temenni benimkisi.