Son günlerde dikkatleri üzerine çekmeyi başardı.
Son yumurtası hala sıcacık, ama cılk.
Diyanet İşleri Başkanından bahsediyorum.
Buyuruyor ki;
“Hani inanç sokakta olamasın, mahallede olmasın, insanın içinde olsun diye bir anlayış var ya. İnanç işte insan ile Allah arasında olsun , evine yansımasın, ticaretine yansımasın, siyasetine yansımasın, adaletine, yargısına yansımasın, görüyorsunuz ya ortalığı ayağa kaldırıyorlar.”
Hayır Sayın Başkan öyle demiyoruz.
Tam tersine, inanç sokakta olsun.
Ama sokaktaki farklı inançlara da saygılı olmak şartıyla.
Yani Mahalle baskısı olmaksızın.
Ammma, inancı insanlara dayatan sen ve seninkiler, “Peygamber efendimiz, yemeği sulu yaptırıp ekmeğini bandırarak yerdi” derken, kendileri, kendilerine her türlü lüksü, şaşaayı, herzeyi, görkemi reva görmemeli.
Tamam deveye binmeli demiyoruz ama, zırhlı Mercedese binmemeli mesela.
Tamam bir maaşı anladık, ama 5-10 maaş alanlar için de bir görüşü, fetvası olmalı ya da.
Yani eve yansısın yansımasına, ama hepimizin evine eşit şekilde yansısın.
İlk adımı da, “İsraf haramdır” ilkesi olsun mesela.
Çıkıp diyebiliyor musun, “Ey Densizler, aynı vilayette aynı saatte bir program için 4 ayrı uçak kaldıramazsınız.” diye.
Ya da, diyebilmelisin ki Devletin başındakilere;
“Ey ülkeyi yöneten zevat, eğer bu sarayı kendi paranızla yaptırdıysanız israftır. Eğer halkın parasıyla yaptırdıysanız ihanettir ve haramdır. Kul hakkına girer.”
Hadi buyur.
Yani günlük hayata yansısın, ama Yüce Kitabın emrettiği gibi.
Ayrıcalıklı sınıf ve insan yoktur biliyorsun, Yüce Kitabımızda.
Haydi Ticarete de yansısın.
Ahi Kültürüne, Ahi Geleneğine kimin itirazı olabilir.
Amma dini figürleri tabelasına yansıtıp içeride çürük mal, maliyetinin 3 misline mal satılmasın.
İnsanlar köle gibi değil, alır terinin kutsallığına göre istihdam edilsin.
Devlet, hak edene yaptırsın işlerini.
Kayırılan insanlar, kayırılan partililer olmasın ticari hayatta.
Ama siyaset denilince orada dur.
Zira, Selçuklu ve Osmanlı’yı batıran tarikatları tek tek saydırma bana.
Şimdi yine hortladı bu güzel topraklarda aynıları, siyasete yön veriyor, devlette kadrolaşıyorlar.
Daha 10 dakika önce okudum, Menzilin Ordu içinde oluşturduğu iddia edilen Şok Mangaları haberini.
Bunun arkasından paylaşım kavgası gelecek.
Sonrasında Işid’in veya Taliban’ın ikiz kardeşi gelip çöker bu güzel ülkenin tepesine.
Bunu aslında en iyi bilmesi gereken makamda da sen oturuyorsun.
Ne de olsa Tez Danışmanından öğrenmişsindir bir şeyler.
Yani siyasetten uzak durmalı, inanç ve din.
Zira din ve siyaseti aynı kaba koysanız birbirini eritir, tüketir.
Gelelim Adalete.
Sağolun, sayenizde adı kaldı bu memlekette.
Yani dibine kadar içine sızdınız ve yok ettiniz yüce adaleti.
Sayenizde, sol elle yemek yemenin haram, sigara içmenin haram olduğunu öğrendik ama, hırsızlığın, devlet malını birilerine peşkeş çekmenin, israfın, rüşvetin, yolsuzluğun dinimizdeki yerinden hala bihaberiz.
Sayenizde, “Çalıyor ama çalışıyor” kültürü gelişti ülkemde.
O nedenle, kutsal inancımızı siyasetten ve Adaletten uzak tutun lütfen.
Zaten ondandır bu ülkenin kurucuları ayırmışlardır din ve devlet işlerini birbirinden.
Anayasaya da koymuşlar Laiklik İlkesini.
Dini siyasetten korusun diye.
Ve sizin başına geçtiğiniz kurumu da, insanların dini değerlerini korumak için oluşturmuşlar, ama sizin ve sizlerin sayesinde, Diyanet’in kuruluş ilkelerinde ne varsa ters-yüz edildi.
Ondandır kılıç kuşanıp kafa tutuyorsun, yönettiğin kurumu oluşturanlara.
Ondandır, siyasete atlayıp Cumhurbaşkanı olma hayalin.
Ama imkansız, başaramayacaksın.
Bu millet kutsal değerlerini, senin ve senin gibi hesapları olanlara yem etmeyecektir.