Yaklaşık 15 yıldır köşe yazıyorum, her 31 Aralık’ta yazdığım yazının başlığı hep ‘Ne yıldı amma” olurdu.
Yani ülkece, yani milletçe yüzümüz gülmedi.
Daha eski yıllarda da durum farklı değildi.
Ta ki, sarı öküzü Emperyalizme kurban ettiğimiz 50’li yıllardan bu yana hep böyle.
Ama artık tablo dayanılmaz boyutlara ulaştı.
Ekonomik kriz, daha Mart gelmeden kazmayı-küreği yaktırdı.
2020 fırtına gibi geldi, canımızı, canlarımızı kurban ettik, kalanlar olarak canımızı zor kurtardı.
Neredeyse 365 gün, neredeyse her gün bir uçak düştü güzel ülkemin üzerine.
Ama ölü sayılarını, hasta sayılarını hep gizlediler.
Biz ancak yılın sonlarında anladık, Türkiye’deki ölüm sayılarının İstanbul’un bile altında! gösterildiğini.
Doları frenleme uğruna, ülkemin hazine sandığı soyulmuş resmen, tam 128 milyar dolar birilerine satılmış, haberimiz bile olmadı.
Yetmedi, bankanın İhtiyat Akçesini bile mum gibi erittiler.
2021’e, eksi 48 milyar dolar ile giriyor Merkez Bankamız.
Faiz neden, enflasyon sonuçtur diyen Reis, dünyanın en lüksek faizine karşı sesini bile çıkarmadı. Güzel ülkemde faiz yüzde 17’ye yükseldi, doların ateşini ancak söndürebildik.
Ekonomiyi yoğun bakıma sokan, sorumlu mu nerede?
Varsa sizin haberiniz, bize de haber verin.
Neresinden tutsak elimizde kaldı yani, hem içerde, hem dışarıda rezil rüsva bir noktaya geldik, getirildik.
Geldiğinde salladı Türkiye’yi 2020 depremle, uyardı dinlemedik.
Yıl boyu beşik gibi sallandı güzel yurdum, ama biz hala önlem almak, binaları güçlendirmek yerine, belediyelerin elini kolunu bağlayarak çalışamaz hale getirmekle meşgulüz.
18 yılda değil, son 5 yılda tam 63 bin yurttaşımız Cumhurbaşkanına Hakaretten yargı huzuruna çıktı. Hakaretin derecesine göre, kimi içerde, kimi aldığı hapis cezası ertelenerek salındı. Ama istisnasız hepsi, bazı! avukatlara avukatlık ücreti ödemek zorunda bırakıldı.
Bahçesaray’da çığ düştü, 7 canımızı kaybettik. Sonrası ile literatüre girecek cinsten. Kurtarma çalışmaları başladı ve önlem alınmadığı için bir çığ daha düştü, tam 35 canımızı kaybettik. Takdir-i İlahi dedik, dosyayı rafa kaldırdık.
Google’da ‘İş Bulma Duası’ arayan ve bu duayı pazarlayarak para kıranlar türedi, 2020’de güzel ülkemde. Hatta Corona Virüsüne karşı dua satışları Amazon tarafından bile kıskanılarak izlenmeye alındı..
Gençlerimiz umudunu kestiği için doğdukları topraklardan, Avrupa ve ABD kapılarında sığınmak için zemin aramaya başladı.
Rus uçakları askeri birliğimizi vurdu, 35 aslanımız şehit düştü. Misliyle mukabele ettik!
Koşa koşa Putin’in ziyaretine gitti, Devlet Erkanımız. Uzun süre Putin’in kapısında bekletilerek ulusal onurumuzun üzerine horon tepki Rus Ayı’sı. Sesimizi çıkaramadık.
Avrupa’ya kafa tutup Suriyelileri Avrupa’nın üzerine saldık, ama sınırdan dönmek zorunda kaldılar. Baktık ki, sınıra gidenler Suriyeli değil, Afganistan, Pakistan ve Afrika’dan ülkemize gelen ve Avrupa’ya kapağı atmaya çalışanlarmış.
Pandemi ilanından sonra 136 ülkeye tıbbi malzeme yardımında bulunduk, ama kendi yurttaşımıza 5 maskeyi ücretsiz dağıtamadığımız gibi, vatandaştan 10’ar lira da bağış istedik.
Yaşananları bütün çıplaklığı ile gözler önüne seren, dürüstlüğü ve mesleki namuslarına şahadet edebileceğimiz kalemler içeri atıldı, gazetelere ve televizyon kanallarına, sırf doğruyu söyledikleri için ceza yağdırıldı, ilanları kesildi.
Zaman zaman ilan edilen Sokağa çıkma Yasaklarında bile geçilmeyen köprülere, gidilmeyen havaalanlarına, çıkılmayan otoyollarına dolar üzerinden ödemeler devam ettirildi.
Metastaz, Cendere, Baronlar Savaşı, Sarmal, Şehvetiye Tarikatı ve isimlerini sayamayacağım onlarca güncel kitap, ülkemiz üzerine örtülen karanlık örtünün ucunu kaldırdı ve çıkan pis koku ülkemi ve tüm dünyayı kapladı.
Dünyada, kamudan en çok ihale alan 8 şirketin 5 tanesi güzel ülkemden çıktı ve gurur verdi! Bu Holdinglerden birinin başında ise bu millete hatırlarını sunan, buna rağmen İlahiyat Fakültesine adı verilen bir Muhterem! Var.
Nesini yazayım 2020’nin Sevgili dostlar.
Sahte diplomalısını mı, hırsızlığın, rüşvetin kol gezdiği bir dönemde bu konuları es geçip sol elle yemek yemenin haram olduğunu söyleyen Diyaneti mi, yönettiği kurumlardan 3-5 maaş birden alanlarını mı, rafa kaldırılan demokrasiyi, insan haklarını mı, gözleri bağlı Adalet Hanımın elindeki terazinin hurdacıya satılmasını mı, nesini yazayım siz söyleyin?
Şimdi bunca yoksulluk, bunca yolsuzluk, bunca Adaletsizlik, bunca kibir bunca şaşaa, bunca yalanın içinde benden 2021’in mucizelerle gelmesi temennisi yazmamı mı istiyorsunuz?
Kusura bakmayın, sadece 2020’de yaşanan bunca sıkıntı ve sorunun içinden çıktığınız için ancak sizi tebrik eder, 2021’in daha büyük acılarla, sıkıntılarla geldiğini söyleyebilirim.
Ama adettendir.
Yine de, ‘Yeni yılınız kutlu olsun..’