İktidarın mültecileri gönderme kararı almasının pazarlık ve şantaj algısı yarattığını belirten CHP İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak: “İdlib’deki şehitlerimizin acısı yetmiyormuş gibi, para karşılığında AB sınırlarını korumayı üstlenen, milyonlarca mültecinin sorumluluğunu alarak milyarlarca dolar harcayan iktidarın, şimdi sınır kapılarını açması masum bir uygulama değildir.” dedi.

Batılı ülkeleri harekete geçirebilmek, Türkiye’ye desteğe zorlamak için sergilenen bu hamlenin, aynı zamanda Geri Kabul anlaşması nedeniyle uluslararası açıdan ülkemize olumsuz yansımalarının muhtemel olduğunu dile getiren CHP’li Toprak yaptığı yazılı açıklamada şunları söyledi:

“İktidarın batılı ülkeleri siyasi, askeri, ekonomik ve insani açıdan Türkiye’nin yanında olmaya mecbur etmek için şantaja dönüştürdüğü Avrupa ile olan sınır kapılarını mültecilere açma kararı, gerek insani gerekse siyasi açıdan savaştan kaçan sivillerin insani dramlarının pazarlık amacıyla koz olarak kullanılması ve gündem değiştirme amaçlıdır. AB ile 3 milyar Euro parasal destek, Vize Muafiyeti ve Gümrük Birliği Anlaşması’nın (GBA) revize edilmesi karşılığında, imzalanan Geri Kabul ve Mülteci Anlaşması ile iktidar, mültecileri Türkiye’ye hapsederek Avrupa’ya geçişlerini engelleme taahhüdünde bulunmuştu. O dönemde iktidarın para karşılığı Avrupa’nın sınır bekçiliğini üstlenme taahhüdünün yanlışlığını dile getirdik. Vaat edilen Vize Serbestisi iktidarın taahhüt ettiği demokratikleşme adımları atılmayınca hayata geçemedi.

Suriyelilerin 81 ile yayılmasına zemin hazırlayan mülteci politikasının ortaya çıkarttığı ağır insani ve ekonomik tablo, şimdi ‘tahammülümüz kalmadı’ denilerek, AB ile yeni parasal pazarlıkların malzemesi yapılmak isteniyor. Dışişleri Bakanlığı AB ile mülteci anlaşmasının yürürlükte olduğunu, mülteci politikasında bir değişiklik olmadığını açıklarken, diğer yandan karadan ve denizden geçişleri engellememe kararı, iktidarın çelişki içerisinde olduğunu gösteriyor. Ülkemizdeki mülteciler kiralanan araçlarla, otobüslerle sınır kapılarına taşınıyor. Sınırdaki ara bölgede binlerce sığınmacı yığıldı. Şişme bot teminine ve denize açılmalarına izin veriliyor, ölümlere zemin hazırlanıyor! Türkiye, yaşanacak olası insani faciaların sorumlusu konumuna getiriliyor. Bu hamlenin herhangi bir planlama, strateji, öngörü olmaksızın, gündemi değiştirmek amaçlı olduğu açık. Mültecilerle yapılan söyleşilerde, kendilerinin iktidarın organizasyonuyla derneklerin temin ettiği otobüslerle sınıra getirildiklerini dile getirmeleri, bu uygulamanın iktidar tarafından planlandığı ve devreye koyulduğunu göstermektedir. Bir başka dikkat çekici nokta ise iktidarın İdlib ve Suriyeli mültecileri gerekçe göstererek aldığı bu karara karşılık sınıra yığılan göçmenler arasında Afrikalı, Afgan ve Pakistanlıların çokluğudur. Gündemi değiştirme amaçlı alelacele alınan bu kararın kamuoyunda yarattığı algı, göçmen şantajından öte bir şey değildir!

İnsani dramları paraya tahvil eden, insan kaçakçılarına ve tüccarlarına yol veren bu karar, devlet ciddiyeti ve devlet aklı ile bağdaşmadığı gibi, ülkemizi altına imza attığı uluslararası hukuki düzenlemeler karşısında ciddi sıkıntılarla karşı karşıya bırakabilir, Türkiye aleyhine dönebilecek sonuçlara yol açabilir. Sınır bölgelerinde yığılan göçmenler, insani açıdan, yeme-içme barınma, can güvenliği açısından her yönüyle ciddi sorunları ve Türkiye’nin uluslararası kamuoyunda sorumlu tutularak tecrit edilmesini beraberinde getirecektir.”