Büyükşehir Belediyesindeki işleri ve Çağlayan Adliyesi’ndeki ifadelerden kalan zamanlarda ve özellikle hafta sonları yurt gezileri yapan Sayın Ekrem İmamoğlu’nun İzmir, Kayseri, Adana ve Antalya toplantılarından rahatsız olanlar, önümüzdeki hafta sonu yapacağı Kastamonu ve Trabzon’da salon vermemişler.
Neyse ki havalar düzeldi, yoksa tipide ve ayazda yapmak zorunda kalacaktı toplantılarını Ekrem İmamoğlu.
Geçmişten ders alıp geleceği planlayanlar, siyasette de iş hayatında da etkin sonuçlar alırlar.
Ama dünü unutup, bildikleri yolu değiştirmeyen ve yenilemeyenler ise geride bıraktıkları hezimetin farklı bir sonucunu yaşarlar.
Eınstein'in yıllar önce dediği gibi;
"Aptallığın en büyük kanıtı, aynı şeyi defalarca deneyip farklı bir sonuç almayı beklemektir."
Hatırlayın, yakın siyasi tarihi.
Meral Akşener çıktı ve MHP’ye genel başkan adayı olduğunu ilan etti.
Yaka paça partiden uzaklaştırılınca düştü yollara, İyi Parti’yi kurdu ve ilk seçimde güçlü bir grupla meclise girmeyi başardı.
Çizgisindeki kırığı oluşturacak uygulamalardan kaçınsaydı, bu gün CHP’ye yakın oyu olacaktı ve Merkez Sağın alternatif partisinin genel başkanıydı.
Hatırlıyorsunuz değil mi, MHP Genel başkan adaylığı döneminde ve sonrasında kendisine yapılanları.
Bırakın kamu salonlarını, özel otellerin salonlarında yaptığı toplantılar için bile ne engeller çıkarılmıştı.
Konuşurken otelin elektriğinin kesilmesine kadar.
Şimdi, Meral Akşener’e yapılanların farklı bir versiyonunu yaşıyor Türkiye.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki performansının önüne geçemedikleri Ekrem İmamoğlu’nu, iktidar eliyle Cumhurbaşkanlığına hazırlıyorlar.
Zira bu Aziz Millet bir konuda fikir birliğine varmış görünüyor.
O da, bu iktidar miadını doldurdu gerçeğidir.
Artık koro halinde “Eski Türkiye’mizi istiyoruz” diyor insanlar.
Kayseri’nin emeklisi, Erzurum’un öğrencisi, Konya’nın asgari ücretlisi, Ankara’da, İstanbul’da ve CHP’nin yerel iktidarı elde ettiği tüm kentlerde uygulanan sosyal belediyeciliğin neden kendi kentlerinde olmadığını soruyor, sorguluyor artık.
Yapılacak ilk seçimlerde Kayseri Seçmeni de, Erzurum Seçmeni de, Konya ve benzeri illerdeki seçmen de “Niye siz de bir Kent Lokantası açmadınız, neden emekliye Pazar desteği ya da ayda bir kilo et veremediniz” diye soracaklardır kentlerinin yönetenlerine ve adaylarına.
Unutmayın, siz iktidara “Yoksulluğu yeneceğiz” diye geldiniz ama bu gün yani 23 yıl sonra bu Aziz Millet çok çok daha yoksul.
Yolsuzluğu yeneceğiz diye geldiniz, yolsuzluğu kurumsallaştırdınız.
Yasakları bitireceğiz diye geldiniz, “Cumhuriyet tarihi boyunca görev yapan tüm Cumhurbaşkanlarının, kendilerine hakaret ettiği için mahkemeye verdiği insan sayısının toplamının 10 katı yurttaşı, Cumhurbaşkanına Hakaretten yargı huzuruna çıkardınız.
Ne diyor CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Sadece Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerinde CHP’li başkanlar döneminden önce yaşanan 100’ün üzerinde yolsuzluk dosyasına dönemin İçişleri Bakanı el koydu, hiç biri hakkında tek bir kişinin ifadesi bile alınmadı.”
Peki nerede bu dosyalar.
Bir kopyası CHP’nin arşivinde.
Eğer siz 10 yıl 15 yıl önceki bir konuşmadan, bir akrabalıktan bir iş ilişkisinden yola çıkarak belediye başkanlarını, belediye meclis üyelerini adliyelere taşır bir bölümünü tutuklarsanız, yarın iktidar değiştiğinde iktidara gelenler de o dosyaları tek tek açar ve dosyalardaki imza sahiplerini yargıya teslim ederler.
Yani diyorum ki, yani demek istiyorum ki, Ak parti içindeki ağırlıklı kesimin, “Biz Ekrem İmamoğlu’nun ve İstanbul Belediyelerinin üzerine gittikçe İmamoğlu’nu kendi ellerimiz ve yanlış baskı politikalarımızla Cumhurbaşkanı yapıyoruz” şeklindeki uyarılarını dikkate alın.
Hepsinden önemlisi de, ekonomide uyguladığınız, ‘Bir kişiye 9 pul, 9 kişiye bir pul’ yönteminden vazgeçin. Zira bu taksimi kurt yapmazdı, kuzulara şah olsa.
İşsizi, emeklisi, asgari ücretlisi, memuru hatta mavi ve beyaz yakalısı, uyguladığınız üretim karşıtı politikalarla ve rakam oyunları ile alım gücünü tamamen yitirdi.
Bu saatten sonra, baskıyla, soruşturmayla, yasaklamayla, vekil transferi ve bazı yapılara ödün vererek kaybettiklerinizi geri alamazsınız.
Zira hatalı politikalarınızla yok ettiğiniz yaşama sevincini ve umudu bu Aziz Millet yıllar sonra Ekrem İmamoğlu ile, Mansur Yavaş ile yeniden kazandı.
Ha unutmadan, sanıyorsanız ki, “Yarın iktidarı kaybetsek bile bürokrasi, yargı ve kamu bizim elimizde..”
İnanın çok yanılırsınız.
Siyasi tarihimizde o kadar çok örnek var ki, velinimetini yitiren yalaka ve soytarıların yeni kapı bulması için 24 saat bile çok fazla bir zaman dilimi.
O nedenle henüz vakit varken, hala oyunuz meclisin Ana Muhalefet partisi olmasına imkan verirken tek maddelik bir Anayasa değişikliğini meclise getirin ve Parlamenter Demokrasiyi yıkıntıların altından çıkarıp yeniden inşa edin.
Bunun dışında getireceğiniz hiçbir Anayasa değişikliği, bırakın muhalefetten, kendi partinizdeki vekillerden, desteğini aldığınız siyasi yapılardan dahi olur almayacaktır.