Bugun...


Üstün Tuncer

facebook-paylas
GAZETECİLİK SUÇ DEĞİLDİR.. TARİHİ DAVAYI BENDE İZLEDİM…
Tarih: 06-03-2025 16:55:00 Güncelleme: 06-03-2025 16:55:00


Ülkemizde, gerçekten ilginç olaylar yaşanıyor.
Demokrasi adına, özgürlükler adına, özellikle basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü gibi alanlarda öylesine ilginç uygulamalarla karşılaşıyoruz ki, insan inanamıyor.
Son dönemde demokrasi adına yaşadığımız en önemli ve ilginç, ilginç olmanın ötesinde “Traji Komik” olaylardan birisi de, Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş, Yazı İşleri Müdürü Serhan Asker, program yapımcı ve sunucuları Barış Pehlivan, Seda Selek ve Kürşat Oğuz’un yargılandığı  “Halk TV Davası” olarak bilenen davadır.
Bu dava sıradan bir dava değildir.
Türk Basını adına çok önemli ve büyük önem taşımaktadır.
24 Temmuz “Basında Sansürün Kaldırılışı” ne kadar önemli ise, bu davada basın özgürlüğü,  düşünce ve ifade özgürlüğü yönüyle de o kadar büyük önem taşımaktadır.
Ya, özgür basın susturulacak, sonuna kadar karanlık bir dehlizin içine itilecek,
ya da, insanların özgürce düşüncelerini ifade edebileceği aydınlık bir gelecek için “Işık” olacaktı.
Türk Basını için 24 Temmuz, 10 Ocak ne kadar önemli ise, 4 Mart 2025’te o kadar önemli bir gün olarak “Basın Tarihi’nde yerini alacaktır.
“Halk TV Davası”, Suat Toktaş, Barış Pehlivan, Seda Selek, Kürşat Oğuz ya da Serhan Asker’in yargılandığı bir dava olarak asla kabul edilemez.
Bu dava, doğrudan doğruya gazeteciliğin yargılandığı, basın, düşünce ve ifade özgürlüğünün yok edilmek istendiği çok özel ve planlı bir davadır.
Bu davaya karşı çıkmak,  yargılanan ve sanık koltuğuna oturtulan meslektaşlarımızın yanında yer almak, onlarla sonuna kadar dayanışma içinde olmak her gazetecinin mesleki, ahlaki ve asli görevidir.
Bu dava, demokrasi, basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü ve gelecek adına umutlarımızın yeşerdiği bir davadır.
Duruşma sırasında, meslek hayatımın en onurlu ve en heyecanlı günlerinden birisini yaşadım.
Tarihi bir haksızlıkla karşı karşıya kalan, hiç tanımadığım ancak yanlarında olmak zorunda olduğumu yürekten hissettiğim siz meslektaşlarımın yanında olmaktan, onlara güç ve destek vermekten sonsuz mutluluk duydum.
 
xxxxxxxx
Ankara Gazeteciler Cemiyeti, duruşmadan 10 gün önce Başkan Nazmi Bilgin imzası ile bir çağrı yaptı. Duruşma için, “Medya Dayanışma Gurubu” oluşturulduğunu, Ankara’dan “Dayanışma Otobüsü” kaldırılacağını ve dileyen tüm üyeleri, “Dayanışma Otobüsü”nde yer almaya davet etti.
Çağrı ulaşır ulaşmaz, telefona sarıldım.
Belki de, kayıt yaptıran ilk isim bendim.
Ankara Cemiyet Binası’nda toplandık.
Kimler yok tu ki, Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Kenan Şener, Yönetim Kurulu Üyeleri Erhan Karadağ, İbrahim Gündüz, Özlem Akarsu Çelik, Yıldız Yazıcıoğlu,. Mustafa Yoldaş, Ali Polat, Ali Topçu, Olgunay Köse, Ekrem Aktaş, Yusuf Tuna ..
Hepsi de mesleğin en kıdemli, en saygın, en değerli isimleri..
Ankara, İstanbul ve İzmir dışından duruşmayı takip eden tek gazeteci sanırım bendim. Bu da Anadolu Basını ve Anadolu’da gazetecilik yapan meslektaşlarım adına beni çok ama çok üzdü. Keşke onlarda duyarlı olabilse, meslekleri adına bir adım ileri atabilselerdi.
Gece yarısı başlayan bu yolculuk, aslında bir umut yolculuğu idi.
Heyecan vardı, tartışma vardı. Gazetecilik, gazeteciliğin etik değerleri, haber, gazetecilerin hak ve sorumlulukları üzerine konuşmalar vardı.
Sadece endişe ve korku yoktu.
Cesaret vardı, umut vardı..
xxxxxxxx
Güneş ağarırken Çağlayan Adliye Sarayı’nın önündeyiz.
Adliye Sarayı’nın çevresi polis barikatları ile kapatılmış, giriş ve çıkışlar sıkı kontrol altında.
Toplu halde hareket ettiğimizi gören güvenlik güçleri çevremizi sessizce sararak barikatların dışına çıkmamızı istiyor. Alan boşaltıldı ve bariyerlerin dışında kaldık. Bariyeler ile oluşturulan yaya trafiğinin de içinde bulunduğu dar sokaklarda sıkışıp kaldık.
O kalabalığın içerisinde, o daracık sokakta bariyerlerin önünde yan yana-kol kola girip, “Meslektaşlarımızı serbest bırakın. Gazetecilik Suç Değildir. Medya Dayanışma Gurubu” yazılı pankartımızı açıp, sesimizi bir kez daha yükselterek haykırdık.
xxxxxxxx
Sıkı bir arama sonrası adliye binasına giriş yapıyoruz.  Hemen önümde Seda Selek var. Arama cihazından çıkıp eşyalarımızı toplarken Seda Selek’e, “Ben Ankara Dayanışma Gurubu ile birlikte yüzlerce kilometre uzaktan Kayseri’den geliyorum. Yanındayız. Yalnız değilsiniz” diyorum.
Çok çok teşekkür ediyor. O anda yüzündeki ifade, cesaretin, yürekliliğin ve gazeteci olmanın gururu olarak yansıyordu.
Engelleri aşıyor, İstanbul 54. Asliye Ceza Mahkemesi’nin kapısına ulaşıyoruz.  
Salona girmek hemen hemen imkansız gibi.
54. Asliye Ceza Mahkemesi Duruşma Salonu, yaklaşık 15-20 kişinin sığabileceği küçücük bir salon. .  
Tutuklu Suat Toktaş ile diğer sanık gazeteciler için bile doğru dürüst bir saldalya-koltuk yok. Savunma avukatları, masaların üzerine oturuyor, bazı avukatlar nerede ise mahkeme başkanının kürsüsüne çıkacak kadar yakında. Salon tıklım tıklım ve insanlar sıcaktan ve kalabalıktan bunalacak şekilde nerede ise üst üste.. Yüzlerce kişi dışarıda..
Hasan Cemal, Musa Kart, Yalçın Doğan, Alper Taş, Ruşen Çakır , CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Burhanettin Bulut, Mahmut Tanal, Utku Çakırözer, Gökhan Zeybek, TİP milletvekilleri Sera Kadıgil, Ahmet Şık, Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Gökhan Durmuş ve Avrupa Birliği Delegasyonu temsilcilerinin de bulunduğu çok sayıda siyasetçi davayı izliyor.
Duruşma Salonu’nun önü meslektaşları ile dayanışma için toplanmış gazetecilerle dolu. Barış Terkoğlu, Timur Soykanr, Ekrem Açıkel, İsmail saymaz, Savaş Kerimoğlu, Gökmen Karadağ, Şule Aydın, Senem Tolunay Ilgaz, Namık Koçak ve isimlerini hatırlayamadığım nice gazeteci..
xxxxxxxx
Salona girebilen, o bunaltıcı ortamda ayakta kalabilen ve duruşmayı izleme olanağı bulan şanslı kişilerden biriside benim. Zaman zaman cemiyet genel sekreteri Kenan Şener ile yer değiştiriyoruz.
Milletvekilleri ile duruşmayı izlemeye gelen çoğu gazeteci dışarıda.
Sanık olarak yargılanan meslektaşlarımın hemen iki sıra arkasındayım
Kimlik tespitlerinin ardından duruşmaya geçiliyor.
Saçma, tutarsız, delilsiz ve gelişigüzel bir dava ve olağanüstü müthiş bir savunma izliyoruz.
İlk savunmayı Seda Selek yapıyor.
"23 yıllık gazeteciyim. 27 Ocak haber akışında canlı yayındaydık. O gün İmamoğlu’nun açıklaması vardı. Canlı yayında bu toplantıyı verdik. Basın toplantısı bittikten sonra İmamoğlu’nun açıkladığı konuları değerlendirmeye başladık. Program devam ederken rejiden kulağıma Barış Pehlivan’ın haber içeriği söylendi. Bu içerik çok kısaydı. Değerlendirme yapacak bir içerik de yoktu. Bu gazetecilik faaliyetidir. Bilirkişi merak edilen bir kişiydi, soru sorulması doğaldır."
Sırada Gazeteci Kürşad Oğuz var.
"Bu dava bana ve arkadaşlarıma değil gazeteciliğe açılmış bir dava. Herkesin merak ettiği hakkında iddialar olan kişi ile Barış Pehlivan ile konuştuğunu fark ettim. Bu görüşme önemliydi ve kaydı yapıp gönderdim. Gazetecilik refleksi ile yaptığı kaydı Suat Toktaş’a gönderdim herhangi bir ekleme çıkarma yapmadan. Amacım ifadelerin eksiksiz olarak kayıt altına almaktı. Ne benim ne de Suat Toktaş’ın suç işleme kasti yoktu. Söz konusu bilirkişi İBB ile raporlarını zaten teslim etmiş. Biz o kaydı yaparken o raporlar zaten varmış. Yargıyı nasıl etkilemiş olabiliriz? Özgür, bağımsız haber kanallarının nefesinin kesilmesi, toplumun haber alma hakkının engellenmesidir."
"Herkes birbirine, sözü edilen bilirkişinin onun kim olduğunu sordu. O an işini iyi yapan her gazetecinin aklından geçen şey, o bilirkişiye ulaşıp ona söz hakkı vermek ve hakkındaki suçlamalara ne cevap vereceğini öğrenmekti. Bu, o günün en önemli haber konusuydu ve ciddi bir haber niteliği vardı. Toplantı bitiminde gazeteciler ve konuklar dağılırken binanın dışında gazeteci arkadaşım Barış Pehlivan'ın bir telefon konuşması yaptığını gördüm. O konuşmaya kulak verdiğimde, kendisinin S.B. adlı bilirkişiye ulaştığını ve onunla konuştuğunu anladım. Tamamen gazetecilik refleksiyle, hakkında pek çok suçlama yapılan bilirkişi S.B.'ın söyleyeceklerini atlamamak, ağzından ne çıkıyorsa onu ikinci bir kez daha net olarak duymak maksadıyla kayıt cihazını açtım ve kaydettim.
Bilirkişi, Barış Pehlivan'la yaptığı telefon görüşmesinde son derece rahat, tüm sorulara cevap veren hatta espri yapan bir tavırdaydı. Kendisine yapılan suçlamaları reddetti, bir kısmının yalan olduğunu söyledi. Barış, Halk TV'den aradığını söyledi ve hatta mümkünse yüz yüze de konuşmak istediğini belirtti, dolayısıyla o bilirkişi bir gazeteciyle konuştuğunun bilincindeydi hatta bu bilinçle konuşmayı da sürdürdü.
Gazetecilere kamunun verdiği görev ve sorumluluk, olayların açığa çıkmasına, gerçeklerin bilinmesine aracı olmak ve haberin her muhatabını dinleyerek, objektif gazetecilik prensibi gereği sözlerini paylaşmaktır. Bunun da ötesinde, tüm Türkiye'nin konuştuğu ve bulmak istediği ismi bulup konuşturmak bir gazetecilik başarısıdır. Ben de bu görev bilinciyle ve tamamen gazetecilik refleksiyle yaptığım kaydı hiçbir çıkarma, eksiltme yapmadan, doğrudan Yayın Yönetmeni arkadaşımız Suat Toktaş'a gönderdim. Tekrar ediyorum, bu kaydı yaparken temel düşüncem, sabah boyunca gündem olan şahsa söz hakkı tanıdığımızı bilmek ve şahsın tüm konuşmalarının atlanmadan bire bir hafızaya alınmasını sağlamaktı... 
Bu kaydı tamamen gazetecilik refleksiyle yaptığımı tekrar etmek istiyorum. Belirtiğim gibi suç işleme kastımız yoktu. Suat Toktaş'ın da bu kaydın yayınlanmasında tamamen gazetecilik refleksiyle hareket ettiğini biliyorum.
Gazetecilik mesleğini icra etmemiz münasebetiyle katılmış olduğumuz bir çok toplantıda, söyleşide yahut yapmış olduğumuz röportajlarda bu şekilde kayıtlar yaparız. Bunun haricinde ben, yapmış olduğum yerli yabancı pek çok söyleşiyle kayıt alışkanlığı edinmiş biriyim. Dolayısıyla bu kayıt hem gizli saklı bir kayıt değildir. Hem açıklamaları aracısız dinlemek hem de muhatabın söz hakkına dair bir kayıttır. Bu vesileyle benim tarafımdan bir ifşada bulunulmadığını da vurgulamak isterim.”
Gazeteci Barış Pehlivan savunmasına iddianameyi eleştirerek başladı. Pehlivan, "İddianame sayfalarca İmamoğlu’nun basın toplantısında ne dediğini aktarmış. Bize ne, size ne, bu davaya ne? Bitmiyor… Onlarca televizyon, radyo, web sitesi ve sosyal medya kanalından biri olan Halk TV’deki, Ekrem İmamoğlu’nun bu basın toplantısına dair yapılan yorumların çözümleme tutanağı var. O da 3 sayfa. Aynı soruyu soracağım: Bu davayla ne ilgisi var o programda neler konuşulduğunun? Evet… İddianamenin yarısı bu iki konuşma tutanaklarıyla dolu. Kaldı mı bize 6,5 sayfa… Sabırlı sabırlı sayfaları çeviriyorsunuz... Bir kez daha beş kez daha yüz kez daha çevirseniz neyi bulamazsınız biliyor musunuz? Bu davanın asıl konusu olan telefon görüşmesinin çözüm tutanağını. Evet, bu iddianamede her şey var ama 14 yıla kadar hapislerin istendiği, iddia edilen 'suç delilinin' tutanağı yok. Sadece 12. sayfada şöyle bir cümleyi görüyoruz: 'Dosya içeriğinde mevcut çözümleme tutanağında da belirtildiği üzere…' Bilgisayarın mürekkebi mi var ki bitsin, elektrik mi çok yazıyor da tasarruf edilsin, yoksa başka bir niyet mi var: Sahi, bu davayla doğrudan ilgisi olmayan her şeyi koyup 13 sayfalık iddianame yazan Savcı bey, yarım sayfalık görüşme tutağını neden esirger?
Şimdi… Düşünün… 16 milyon insanın yaşadığı İstanbul’u yöneten bir siyasetçi, milyonların izlediği bir basın toplantısında çok çarpıcı bir iddiada bulunuyor. Bilirkişi Satılmış Büyükcanayakın için şu cümleleri kullanıyor: ‘Olmayan şeyleri yazıyor…’, ‘Adli makamları yanıltıyor…’, ‘Mahkemeyi aldatıyor…’, ‘Hukuksuz rapora imza atıyor…’, ‘Sahte bilirkişi raporu yazmaktan yargılandı…’, Normalde… Bu binanın, bu binadaki savcı odalarının ve mahkeme salonlarının, bu binada görev yapan yargı mensuplarının görevi nedir? Türkiye Cumhuriyeti’nde hukuku egemen kılmak değil mi? O halde, milyonlarca insanın takip ettiği, oy verip yönetici yaptığı bir siyasetçinin dedikleri ihbar kabul edilmez mi? Yani, İmamoğlu’nun iddialarının asıl olarak araştırılması lazım değil mi? Diyelim ki bu adliyedeki tüm yargı mensupları böyle düşünmüyor. Ben safım. İyi güzel de hafızam var benim. Bırakın yaşadıklarımı, gazeteci olarak görevim var benim.
Bilirkişi ile yaptığım görüşme, tamamen gazetecilik refleksi ve haber atlatmak için yapılan bir görüşmeydi. Eminim ve biliyorum ki, Kürşad Oğuz da Suat Toktaş da ‘yaptığım görüşmenin bir kelimesi bile eksiksiz aktarılmasın, iddialara karşı objektif durmak için yanıt hakkı da verelim ve iyi bir gazetecilik yapalım’ diye davrandı.
Bilirkişi C., Benim telefonumu açmış ve ben kendimi “Halk TV’den Barış Pehlivan” olarak tanıtmışım. Ben ısrarla kendisiyle konuşmak istemişim. O benim teklifimi kabul etmemiş ama ben buna rağmen baskıcı bir üslupla medyadaki iddialara cevap vermek zorunda olduğunu söylemişim. Bir de, ben kendisiyle zorlayıcı bir üslupla konuşmuşum. Sahi, görüyor musunuz neler neler yapmışım! Savcı beyin ve müşteki bilirkişinin iddiaları böyle. Peki gerçek öyle mi?.
Hakkımdaki birinci iddia ne? Bilirkişi konuşmak istememiş!
Pekiyi gerçek ne?: Telefon görüşmesinde benimle konuşmak istemediğine dair bir cümle yok. Aksine, ben kendisine yaşını sorunca espri yaparak “Geceleri katma 36 buçuk” diye yanıt veriyor. İnsan konuşmak istemediği bir kişiye, görüşmenin ortasında bu espriyi yapar mı? Benim Halk TV’den arayan bir gazeteci olduğumu bilmesine rağmen sorularımı yanıtladı.
İkinci iddia,  baskıcı bir üslupla konuşmuşum ve hatta iddialara cevap vermek zorunda olduğunu söylemişim!
Baskıcı bir üslupla konuşsam, bilirkişi bana 4 kez “kusura bakmayın”, 2 kez de “başarılar dilerim” der mi? Kaldı ki, ben konuşma boyunca hiçbir cümlemde “iddialara cevap vermek zorunda olduğunu” söylemedim. Özetle konuşmamız bir gazeteci ve söyleşi yapılan kişi arasında geçmesi gerektiği mesafede, nezaket içinde geçti.
Üçüncü iddia, bilirkişiyi etkilemeye teşebbüs etmişim ve onun tarafsız olmadığı yönünde bir kamuoyu oluşmasını istemişim!
Konuşmamızın tamamına baktığınızda, bilirkişiyi etkileme veya aleyhinde bir kamuoyu oluşturma amacından ziyade, onun kendisini ifade etme yani tam tersi bir amaç kastımızın olduğu kolaylıkla görülebilir.
Geçmişte yazılıp teslim edilen bilirkişi raporunu nasıl etkileyebilirim. Kısacası, bu iddia da kadüktür.”
Barış Pehlivan'ın ifadesinin ardından tutuklu bulunan Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş savunma verdi.
Savcılık ve hakimlik ifadelerinden eksiklik ve yanlışlıklar olduğunu belirten Toktaş, “Seda Selek ve Serhan Asker'in bu olayda dahilleri yoktur. Kaçma şüphesiyle tutuklandım ancak kaçmak isteseydim o gün kaçabilirdim. İşimin sorumluluğunu aldım. Bu kararı Suat Toktaş almıştır yazan kişi kaçmaz. Burada karartılacak bir delil yok çünkü ses kaydı yayınlandı. Aynı ses kaydını Hamza Dağ ve Melih Gökçek yayınlıyor. Beyaz TV'de Osman Gökçek yorum yapıyor. Onlara suç olmayan bize suç" diye belirtti.
Gazetecilik mesleğinin yargılandığını belirten Toktaş, "38 yıllık gazeteci olarak hukuku iyi bilirim. Anayasa, devletin haber verme hakkını düzenlediğini belirtir; biz de bu haktan yararlanıyoruz. Türkiye'de gazetecilik, siyasal çatışmalar nedeniyle unutulmuş ve zarar görmüştür. Bu dosyada hepimize beraat kararı verilmesi gerekir. Soruşturma bile açılmaması gereken bir durumla karşı karşıyayız. Siyasi bir kişilik günlerdir açıklama yapacağım turpun büyüğü heybede diyor. Kamuoyunun büyük merakı vardı. O güz izlenme oranları çok yüksekti. O gün bir isim duyduk hakkında iddialar var. Barış arıyor gazetecilik yapıyor. Ben yayınladım. Sorumluluğu alıyorum. Ama bir süreç var onu anlatıyorum. Suç işleme kastım olsa o ses kaydını tekrar verirdim. Bir kez kez yayınlamışım. Bilirkişi adını da baş harfleriyle vermişim." dedi.
Serhan Asker’in savunması, tarihten örnekler veren olağanüstü bir savunma idi. Socrates’in Savunması’ndan öylesine titizlikle seçilmiş örnekler verdi ki, gerçekten akademik anlamda bir ders niteliği taşıyordu.
xxxxxxxx
Gazetecilerin savunmalarının ardından mütalaasını veren savcı, 5 gazeteci hakkında ceza, tutuklu bulunan Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş'ın da tutukluluğunun devamını istedi.
Mahkeme başkanı, kararını açıklamak için duruşmaya 10 dakika ara verdi. Yaklaşık yarım saatlik bir bekleyişin sonunda karar açıklandı.
Suat Toktaş, Serhan Asker, Kürşad Oğuz, Barış Pehlivan ve Seda Selek hakkında 'yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçundan' beraat, aynı iddialar kapsamında 34 gündür tutuklu bulunan Suat Toktaş hakkında tahliye..
Yaklaşık 6 saat süren bir duruşma..
Ve, sonunda sadece gazetecilik yaptıkları, halkın gerçekleri öğrenmesi adına görev yaptıkları için yargılanın  gazetecilik mesleği ile 5 meslektaşımız için “Beraat ve Tahliye.”
Sonuç, Socrates’in sonu gibi değildi.
Bu karar, gazetecilik adına
Salonda alkışlar, birbirine sarılanlar, gözyaşı dökenler, sevinç çığlıkları atanlar tek bir yürek kucaklaşıyor..
Sevinç çığlıkları, Çağlayan Adliyesi’nin salonlarında görülmemiş bir şekilde yankılanıyor,
Ve bu karar ile, demokrasi, basın, düşünce ve ifade özgürlüğü için mücadele edenler, açılan aydınlık yoldan yürüyerek uzaktan bile olsa görünen “Işığı” yakın görebilmek için yürüyüşe çıkacaklardır.





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
PUAN DURUMU
Takım O G M B A Y P AV
1 Galatasaray 36 30 1 5 91 31 95 +60
2 Fenerbahçe 36 26 4 6 90 39 84 +51
3 Samsunspor 36 19 10 7 55 41 64 +14
4 Beşiktaş 36 17 8 11 59 36 62 +23
5 Başakşehir FK 36 16 14 6 60 56 54 +4
6 Eyüpspor 36 15 13 8 52 47 53 +5
7 Trabzonspor 36 13 11 12 58 45 51 +13
8 Göztepe 36 13 12 11 59 50 50 +9
9 Çaykur Rizespor 36 15 17 4 52 58 49 -6
10 Kasımpaşa 36 11 11 14 62 63 47 -1
11 Konyaspor 36 13 16 7 45 50 46 -5
12 Alanyaspor 36 12 15 9 43 50 45 -7
13 Kayserispor 36 11 13 12 45 57 45 -12
14 Gaziantep FK 36 12 15 9 45 50 45 -5
15 Antalyaspor 36 12 16 8 37 62 44 -25
16 Bodrum FK 36 9 17 10 26 43 37 -17
17 Sivasspor 36 9 19 8 44 60 35 -16
18 Hatayspor 36 6 22 8 47 74 26 -27
19 Adana Demirspor 36 3 28 5 34 92 2 -58
Takım O G M B A Y P AV
1 Kocaelispor 38 21 8 9 68 41 72 +27
2 Gençlerbirliği 38 19 8 11 57 34 68 +23
3 Fatih Karagümrük 38 19 10 9 55 36 66 +19
4 İstanbulspor 38 20 14 4 67 38 64 +29
5 Bandırmaspor 38 17 8 13 52 45 64 +7
6 Erzurumspor FK 38 19 12 7 53 31 64 +22
7 Boluspor 38 17 11 10 66 40 61 +26
8 Iğdır FK 38 16 12 10 57 33 58 +24
9 Amed SK 38 14 9 15 43 35 57 +8
10 Çorum FK 38 14 12 12 49 45 54 +4
11 Ümraniyespor 38 14 13 11 48 42 53 +6
12 Esenler Erokspor 38 13 12 13 53 50 52 +3
13 Sakaryaspor 38 13 13 12 48 54 51 -6
14 Keçiörengücü 38 14 15 9 60 53 51 +7
15 Manisa FK 38 14 18 6 50 52 48 -2
16 Pendikspor 38 13 16 9 45 51 48 -6
17 MKE Ankaragücü 38 14 18 6 49 48 48 +1
18 Şanlıurfaspor 38 11 20 7 45 55 40 -10
19 Adanaspor 38 7 22 9 32 75 30 -43
20 Yeni Malatyaspor 38 0 38 0 14 153 21 -139
Takım O G M B A Y P AV
1 Sarıyer 34 25 2 7 80 22 82 +58
2 Batman Petrolspor 34 26 6 2 64 24 80 +40
3 GMG Kastamonuspor 34 19 3 12 57 29 69 +28
4 Adana 01 Futbol Kulübü 34 19 7 8 62 30 65 +32
5 Altınordu 34 16 7 11 57 35 59 +22
6 Beykoz Anadolu 34 15 11 8 47 46 53 +1
7 İskenderunspor A.Ş. 34 13 10 11 49 38 50 +11
8 1461 Trabzon FK 34 13 13 8 44 37 47 +7
9 Fethiyespor 34 11 13 10 32 40 43 -8
10 24Erzincanspor 34 10 13 11 45 52 41 -7
11 Kırklarelispor 34 10 14 10 42 44 40 -2
12 Sincan Belediye Ankaraspor 34 10 15 9 44 40 39 +4
13 İnegölspor 34 10 13 11 42 51 38 -9
14 Kepezspor FAŞ 34 9 16 9 37 46 36 -9
15 Isparta 32 Spor 34 7 15 12 33 51 33 -18
16 Karaköprü Belediyespor 34 7 19 8 39 52 29 -13
17 Altay 34 10 20 4 33 64 25 -31
18 Hes İlaç Afyonspor 34 0 33 1 6 112 5 -106
Takım O G M B A Y P AV
1 Bursaspor 30 21 2 7 64 17 70 +47
2 Karşıyaka 30 18 6 6 56 28 60 +28
3 Muş Spor Kulübü 30 16 4 10 48 24 58 +24
4 Belediye Kütahyaspor 30 17 6 7 57 37 58 +20
5 Düzcespor 30 16 6 8 40 27 56 +13
6 Silifke Belediye Spor 30 14 9 7 51 36 49 +15
7 Anadolu Üniversitesi 30 13 9 8 39 32 47 +7
8 Artvin Hopaspor 30 10 11 9 26 30 39 -4
9 Tokat Bld Plevnespor 30 7 13 10 27 32 31 -5
10 Kahramanmaraşspor 30 8 16 6 28 39 30 -11
11 Bulvarspor 30 7 14 9 35 58 30 -23
12 Kırşehir Futbol SK 30 7 15 8 26 48 29 -22
13 Bornova 1877 30 6 14 10 36 53 28 -17
14 23 Elazığ Futbol Kulübü 30 5 14 11 18 31 26 -13
15 Kuşadasıspor 30 7 20 3 25 51 24 -26
16 Ergene Velimeşe 30 6 19 5 17 50 23 -33
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 01/06/2025 Samsunspor 2 - 1 Kayserispor
 01/06/2025 Bodrum FK 0 - 4 Beşiktaş
 31/05/2025 Adana Demirspor 2 - 2 Gaziantep FK
 31/05/2025 Alanyaspor 2 - 0 Sivasspor
 31/05/2025 Fenerbahçe 2 - 1 Konyaspor
 31/05/2025 Çaykur Rizespor 5 - 2 Hatayspor
 30/05/2025 Galatasaray 2 - 0 Başakşehir FK
 30/05/2025 Antalyaspor 0 - 2 Trabzonspor
 30/05/2025 Kasımpaşa 1 - 2 Göztepe
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 11/05/2025 Kocaelispor 4 - 1 Keçiörengücü
 10/05/2025 Ümraniyespor 0 - 1 Manisa FK
 10/05/2025 İstanbulspor 3 - 0 Çorum FK
 10/05/2025 Şanlıurfaspor 0 - 1 Erzurumspor FK
 10/05/2025 Fatih Karagümrük 2 - 1 Iğdır FK
 10/05/2025 Yeni Malatyaspor 0 - 5 Gençlerbirliği
 10/05/2025 Sakaryaspor 2 - 0 Esenler Erokspor
 10/05/2025 Adanaspor 0 - 7 Boluspor
 10/05/2025 MKE Ankaragücü 2 - 0 Amed SK
 10/05/2025 Bandırmaspor 2 - 1 Pendikspor
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 03/05/2025 Batman Petrolspor 2 - 0 24Erzincanspor
 03/05/2025 İskenderunspor A.Ş. 0 - 1 Sarıyer
 03/05/2025 Karaköprü Belediyespor 5 - 1 Isparta 32 Spor
 03/05/2025 Beykoz Anadolu 1 - 2 GMG Kastamonuspor
 03/05/2025 Adana 01 Futbol Kulübü 4 - 2 İnegölspor
 03/05/2025 Fethiyespor 0 - 4 Sincan Belediye Ankaraspor
 03/05/2025 Altınordu 3 - 0 Afyonspor Kulübü
 03/05/2025 Altay 3 - 0 Kırklarelispor
 02/05/2025 1461 Trabzon FK 0 - 0 Kepezspor FAŞ
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 26/04/2025 Artvin Hopaspor 7 - 2 Bulvarspor
 26/04/2025 Muş Spor Kulübü 3 - 0 Anadolu Üniversitesi
 26/04/2025 23 Elazığ Futbol Kulübü 1 - 1 Kuşadasıspor
 26/04/2025 Bornova 1877 1 - 0 Kırşehir Futbol SK
 26/04/2025 Karşıyaka 2 - 0 Bursaspor
 26/04/2025 Tokat Bld Plevnespor 3 - 1 Silifke Belediye Spor
 26/04/2025 Düzcespor 2 - 2 Belediye Kütahyaspor
 26/04/2025 Ergene Velimeşe 2 - 1 Kahramanmaraşspor
resmi ilanlar
Henüz anket oluşturulmamış.
NAMAZ VAKİTLERİ
GÜNLÜK BURÇ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI